Diz ağrısı ve diz kireçlenmesi, bugün insanlığın en çok yaşadığı eklem problemlerinin başında gelmektedir. Eklem kireçlenmesi eklem kıkırdağını yavaş yavaş yıpratan ilerleyici bir durumdur. Yaşla birlikte doğru oranda artan diz kireçlenmesi, daha çok orta, ileri yaş ve kadınlarda sık görülen bir nevi yaşlılık hastalığıdır. Peki kireçlenme ve diz ağırlarından nasıl kurtulabiliriz? Cerrahi tedavilerde ciddi başarılar alınmakla birlikte ameliyatsız yöntemlerle de kireçlenmeden kurtulmak veya ameliyatı geciktirmek mümkün müdür?
Kireçlenme (tıbbi adıyla osteoartrit), eklemlerde ortaya çıkan ilerleyici kıkırdak yıpranması ile kendini gösteren, orta ileri yaşta ve kadınlarda sıklıklıkla görülen bir hastalıktır. Diz ekleminin osteoartriti başka bir hastalığa bağlı olmadan yaşlanma süreci ile beraber görülebileceği gibi çeşitli romatizmal hastalıklar, kan hastalıkları, ilaçlara bağlı ve travma sonrasında eklem kıkırdağının bozulması gibi sebeplerden de oluşabilir. Zaman zaman sinsi ağrılar, sabah tutulmaları, hareket ettikçe duyulan sürtünme sesi gibi şikayetler ile başlayıp zamanla kişiyi, oturup kalkma, merdiven çıkma gibi basit eylemleri bile yapamaz hale getirir. Sevindirici olan ise erken dönemde tedaviye başlanarak hastalığın ilerlemesinin durdurulabilmesi mümkündür.
Günümüzde diz kireçlenmesinde ameliyatsız tedavi yöntemleri gittikçe artmakta ve daha fazla tercih edilir olmaktadır. Dizin iç yapısının tamiri ve diz bağlarının güçlenmesi sağlanarak diz ağrılarına çözüm getirmek mümkündür. Bu tedavileri hafiften ileri tedavilere göre sıralarsak;
Bütüncül Yaklaşım, Egzersiz ve Kilo Kontrolü Şart…
Diz kireçlenmesinin tedavisinde, bütüncül yaklaşımla hastayı beslenme programından yaşam ve beslenme tarzına kadar ele alıp değerlendirmek gerekir. Bu konuda diyetisyen, spor eğitmeni, fizyoterapi ve gerekirse bariatrik cerrahiden faydalanılabilir. Fazla kilo diz eklemine yükü arttırdığından, kişiye özel düzenlenen beslenme programının ana hedefi, normal vücut kilosunun sağlanmasıdır. Fizik tedavinin, diz çevresi kasların güçlenmesi ve ağrının geçici olarak kesilmesinde faydası vardır.
Vitamin ve mineral eksikliklerinin tespiti yapılması ve eğer gerekli ise D vitamini, C vitamini, E vitamini, B6 vitamini, pantotenik asit, çinko gibi osteoartrit tedavisinde önemli olan vitamin ve minerallerin beslenme takviyesi olarak kullanılması önemlidir. Ayrıca kantaron yağı, Çınar yaprağı gibi özler de , kıkırdak sentezine yardımcı olarak ağrı, tutukluk gibi belirtileri hafifletir ve hasar gören eklemin onarımı sırasında vücuda yardımcı olur. Fakat kıkırdak hasarı meydana gelmişse daha etkili yöntemlerin tedaviye eklenmesi gerekir.
Dizlik veya tabanlık kullanımı
Ekleme gelen yüklenmeyi bir miktar azaltarak ağrıları azaltabilseler de, kireçlenmeyi önleyemezler ve sürekli kullanımları pratik değildir.
Glikozaminler, kollajen ve bitkisel kaynaklı ilaçlar : Bu maddeler piyasada besin katkı maddesi olarak satılmaktadır. Kıkırdak yıpranmasını yavaşlatma ve bazı hasarları onarma etkileri vardır. Hafif kireçlenmelerde etkindirler.
Viskosuplemantasyon ( Yapay eklem sıvısı enjeksiyonu):
Eklem içine yapılan iğneler, kıkırdağı aşınmış eklem yüzeyinde adeta bir tür yağlanma sağlayarak sürtünmeyi ve aşınmayı azaltırlar. 4-6 ay gibi rahatlama sağlayabilirler.
PRP ve Kök Hücre (biyolojik tedaviler)
PRP; kendi kanımızdan pıhtılaşma hücrelerini ayrıştırılarak elde edilen, içinde tamir edici, yenileyici ve ağrıyı azaltıcı proteinler bulunan kısmıdır. Bu kısım eklem içine enjekte edilerek kollajen matriksin onarımını ve bağ doku hücrelerinin yenilenmesini sağlamaktadır. Bu sayede doku yenilenmesi ve tamiri sağlanır.
Kıkırdak aşınmaları daha ileri boyutta ise, ağrı ve hareket etme sıkıntısı mevcutsa hekiminiz kök hücre tedavisi tercih edilebilir. Bilinmesi gereken PRP uygulamasının kök hücre olmadığıdır.
Kök Hücre Tedavisi ise; son yıllarda güncel olmaya başlayan bir tedavidir. Protez yaptırmak istemeyen hastalar için bir anlamda umut olmuştur. Dizdeki kıkırdak aşınmaları ileri boyuttaysa, hastanın yaşı gençse ve ağrı, hareket etme sıkıntısı mevcutsa tercih edilir. Diz kireçlenmesi yanında diz ağrısına sebep olan menisküs yırtıkları, ameliyat sonrası geçmeyen ağrılar, spor sakatlanmaları, kas ve tendon yaralanmalarında tedaviye yardımcı olarak kullanılabilmektedir.
Kök hücreler, insanlardaki bütün dokularda , damarların çevresinde yerleşmiş ana hücrelerdir. Doku hasarı meydana geldiğinde bu hücreler aktif hale gelirler.
Bir taraftan dokunun tamiri için gerekli büyüme faktörlerini salgılarken, diğer taraftan iyileşme için gerek duyulan kas, kemik, eklem kıkırdağı ve yağ gibi farklı dokulara dönüşebilirler. Vücudun iyileşme ve tamir cevabının bir parçası olarak görev yaparlar. Eklem kıkırdağında kan damarları ve sinir olmadığı için kendi kendine onarımı imkansızdır. Kireçlenme tedavisi için kök hücreler vücudumuzdan göbek yağ dokusu yada leğen kemiğinden kemik iliği alınması ile elde edilir. Ancak kök hücrelerin insanın yağ dokusunda; kemik iliğinden bile 50 kat daha fazla olduğu keşfedildi , böylece artık günümüzde 200 cc (bir su bardağı ) yağdan eklemleri onarabilecek kadar kök hücre elde edilebiliyor.
Bu işlem için hastaya sedasyon yada kısa süreli anestezi uygulamak yeterlidir. Karın bölgesinden bir enjektör ve uygun iğnelerle aspire edilen yağ hücreleri özel bir filtreden geçirilerek kök hücrelerden yoğun bir sıvı elde edilir. Kök hücre süspansiyonu SVF ( Stromal Vasküler Fraksiyon ) olarak adlandırılmaktadır. İçerdiği kompleks hücre birleşimi sayesinde vücudumuzdaki 200 farklı dokuya dönüşebilir. SVF eklem içine verildiğinde iki yöntemle etkili olur. Hasarlı olan kıkırdak bölgesinin tamirini uyarır, ayrıca sıvı içindeki yağ hücreleri sayesinde sürtünmesi artan eklem yüzeyinde kayganlık sağlayarak kireçlenmiş eklemde rahatlamayı temin eder.
Yöntem sayesinde çoğu zaman ağrılarda ciddi azalma ve eklem hareketlerinde düzelme gibi yararlı geri dönüşler alınır. Kök hücre tedavisi ameliyatsız yöntemlerin denenmesine rağmen sonuç alınamamış hafif veya orta dereceli kıkırdak aşınması olan kireçlenme durumunda alternatif bir tedavi olarak başvurulabilir. Protez ameliyatı gerektirecek kadar ileri yıpranması olan hastalarda istendiği kadar fayda sağlanmasada ancak belirli süre ameliyatı geciktirebilmektedir.
Comments