top of page
Yazarın fotoğrafı Dr. Mustafa İspir

Duygular Bize Ne Söyler?


'Nasılsınız?'

Her gün kaç defa duyarız bu soruyu ve kaç defa sorarız birilerine. Cevabı genelde aynıdır, diller alışmıştır "iyiyim teşekkürler siz nasılsınız?" Peki zihinler neler söylemek ister? "Beni anlar mi? Beni yargılar mi? Beni ayıplar mı?" çekinceleri bazen ortamın bazen zamanın imkan vermemesiyle güç bulur. Ezbere cevaplar verilir ve gerçekten nasıl olduğumuz kendimize kalır çoğu zaman. Bazen bir kalem bir kağıt yeter anlatmaya, bazen de terapi odasında paylaşırız nasıl olduğumuzu...


İnsan olarak bizler farklı zamanlarda kızabilir, üzülebilir, neşelenir, bazen de mutluluktan uçabiliriz. Olumlu duyguların hep bizimle olmasını, olumsuz duyguları ise hiç yaşamamak isteriz. Peki bu mümkün mü? Sürekli bir mutluluk, her daim bir neşe yaşayan bir insan için ne kadar gerçekçi? Mutluluk bizi biran olsun yalnız bırakmamalı mı? Gün gece ve gündüz diye değişirken, havalar her mevsim hatta her hafta başkayken, çiçekler bazen açıp bazen solarken, hayat koşturmacasinda insan hep mutlu kalabilir mi?

İrvin Yalom Din ve Psikiyatri kitabında şöyle anlatır: "Fransız romancı Andre Malraux, günah çıkaran insanların itiraflarını onlarca yıl boyunca dinleye dinleye insan doğası hakkında öğrendiklerini şöyle özetleyen bir taşra papazından bahseder: 'Öncellikle insanlar sanılandan çok daha mutsuz...ve olgun insan diye birşey yok.' Hayatın neşesi kadar kaçınılmaz olan karanlığı da yaşamak, hastalar ve terapistler de dahil olmak üzere herkesin kaderi: hayal kırıklığı, yaşlanma, hastalık, soyutlanma, kayıp, anlamsızlık, zor seçimler ve ölüm."

Evet burada altını çizdiğim en önemli cümle: 'hayatın neşesi kadar kaçınılmaz olan karanlığı da yaşamak' Tek yaşamamız gereken duygu mutluluk değil elbet. İnsan olmamızın bir gereği olarak her duyguyu yaşamak gerek. Sadece mutluluğu istemek içimizde bir tek ona yer açmak bizi hem bedenen hem zihinsel olarak yorar. Eğer istediğimiz içsel bir huzur duygusu ise, anlamlı bir yaşam hissiyse veya zihinsel bir doygunluksa bunun yolu her duyguya yer açmak onları yaşamaktan geçiyor belki de...Ne dersiniz?


Aslında duygunun olumlu ve olumsuz olmasından ziyade bize ne söylediğini anlamamız daha işlevseldir. Duyguya eşlik eden düşüncelerimizin ne kadar gerçekçi olduğunu değerlendirmek bize farkındalık kazandırıp değişime fırsat sunar. Hakan Türkçapar Fark et Düşün Hisset Yaşa kitabında şöyle diyor; "duygu yok edilecek değil, öncelikle kabullenilecek, yaşanılacak ve değerlendirilecek bir işarettir. Duygu dış dünya ve iç dünyamızdan haber getiren bir habercidir. Bu haberci bazen iyi bazen kötü haberler getirebilir. Ama unutmayalım ki kötü bir haber söz konusu olduğunda haberciyi yok etmek haberi ortadan kaldırmaz.


Dr. Mustafa İSPİR

0 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Dil Gelişimi

Comments


bottom of page