top of page
Yazarın fotoğrafıOp. Dr. Elif Didem Ulusoy

Erken Menopoz


Günümüzde anne olma yaşının değişen sosyal alışkanlıklar, artan iş hayatı ve kariyer planları nedeniyle ileri yaşlara çekilmesi nedeniyle daha çok kadın yardımla üreme teknolojilerine ihtiyaç duymaktadır. Bir kadının üreme kapasitesi, kronolojik yaşına ve yumurtalık kapasitesine bağlı olarak değişkenlik gösterir. Sonuç olarak ilerleyen yaş ile birlikte, yumurtalıklardaki follikül havuzu azalır buna kronolojik yaşlanma adı verilir. Burada aynı zamanda sayıda azalmanın yanında, yumurta kalitesinde de bir azalma mevcuttur. Kalitedeki bozulma temel olarak kromozomların mayoz bölünme ile ayrışması esnasındaki hatalardan kaynaklanır. Ayrıca, yumurtalık dış katmanındaki follikül havuzunun yaştan bağımsız olarak sayıca ve kalite olarak azalmasına ise yumurtalık yaşlanmasında (ovaryan yaşlanma) adı verilir.


Geçirilmiş cerrahiler, ilaçlar, radyasyon, genetik yatkınlık ve maruz kalınan toksik çevresel etkiler yumurtalık rezervlerini azaltır. Rezervlerin azalması ile adet düzensizlikleri ve menopoz durumu baş gösterir. Yumurtalık kapasitesinin yaştan bağımsız olarak belirlenmesi önemlidir. Bu sebeple geliştirilmiş farklı testler vardır. Bunlar adetin 2 veya 3. günü bakılan FSH hormon düzeyi, adet döneminden bağımsız olarak ayın her günü bakılabilen ve bize kolaylık sağlayan AMH kan düzeyi( <1 ng/mL azalmış rezerv, <0,3 ng/mL yok denecek kadar az), inhibin-B kan düzeyleri, ultrasonografi ile bakılan yumurtalıklarda antral follikül dediğimiz öncü yumurtaların sayılması (her iki yumurtalıkta 3-4’ün altında olması) ve buna benzer diğer testler bize kadının yumurtalık kapasitesi hakkında bilgi sağlar.


Primer ovaryan yetmezlik (POY) tanısı 40 yaş altında yumurtalıkları içerisinde öncü yumurta hücrelerinin azalması ve sonunda tükenmesi neticesinde oluşan tanı anından sonra hastada psikolojik ve fizyolojik pek çok olumsuzluklara yol açan, hatta hayatını alt üst eden çoğunlukla geri dönüşü olmayan bir durumdur. POY, 30 yaş altında %0,1, 40 yaş altında %1 görülebilen bir durumdur. Çocukluk çağı kanserlerine uygulanan kemoterapi ve radyoterapiye ikincil olarak ve bu hastalıklardan sağkalımın artmasına bağlı olarak POY durumu günümüzde artmıştır. Etnik köken, aile hikayesi, sigara kullanımı, düşük sosyo-ekonomik durum birer risk faktörüdür. Anne ve ablası erken menopoza girenlerde poy riski 6 kat artmıştır. Geç adet görmek, düzensiz adet görmek ve uzun süre emzirmek ise POY riskini azaltır.


POY olgularının %15 kadarını Turner sendromu (45,X) oluşturur. Bu hastalar hiç adet görememe problemi ile karşımıza çıkarlar. Tek X kromozomu bulunması, hızlı follikül kaybı mevcuttur. Bu olguların yaklaşık %3-5 kadarında normal adet görme ve kıllanma ile giden (45,X/46,XX) mozaisizm izlenir. POY olgularının %3 kadarında Frajil X mental retardasyon gen premutasyonu (bozukluğu ) izlenir ve bu olgular yaklaşık 5 yıl daha erken menopoza girerler. Diğer bazı gen bozuklukları da tarif edilmiştir, ancak bunların klinik pratikte tesbit edilmesi kolay değildir. Bu kişilere genetik danışma önerilebilir. Bunun yanında, oto-immün, enfeksiyöz ve iatrojenik nedenler (kemoterapi, radyoterapi, geçirilen ameliyatlar) tariflenmiştir. Günlük pratiğimizde over kistleri, çikolata kistleri, myom ve hidrosalpinks (tüplerin enfekte ve şiş olması) nedeniyle yapılmış laparoskopik ve laparatomi ameliyatlarına bağlı azalmış yumurtalık kapasitesi ile sık karşılaşmaktayız.


POY tanı anından itibaren çok dikkatlice ele alınmalıdır. Hastanın tanı anındaki yaşı ve gelecekteki çocuk arzusu göz önünde bulundurulmalıdır. Bu hastalarda artmış kardiovasküler hastalık riski vardır ayrıca kemik mineral yoğunluğunun azalması sonucunda artmış kırık riski mevcuttur. Bu vakalara dışarıdan ortalama menopoz yaşına kadar hormon desteği sağlanmalıdır. POY olgularının %5-10 kadarında kendiliğinden gebelik izlenebilir. Bunun yanında pek çok protokol ve ek tedaviler bu hastaların gebe kalmasını sağlamak için kullanılmaktadır.


2 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page