Göz tansiyonu ya da halk arasında “karasu” adıyla da bilinen glokom, milyonlarca insanı etkileyen yaygın bir göz hastalığıdır. Glokom erken dönemde fark edilmemesi halinde geri dönüşü olmayan görme kayıplarına ve hatta körlüğe bile yol açabilen bir hastalıktır. Gözde görme kaybı oluştuktan sonra geriye dönüş olmadığı için , glokom’da erken teşhis büyük önem taşımaktadır.
Glokom, yükselen göz içi basıncının, görme sinirini tahrip etmesiyle ortaya çıkan bir hastalık tablosudur. Hastalığın başlangıç döneminde genelde hastanın şikayeti olmadığı için uzun bir süre içinde görme siniri yıpranmaya uğrar ve bu yıpranma, hasta durumunu fark ettiğinde onarılamaz düzeye gelmiş olabilir. Erken teşhis için, muayene ve gereken kişilerden görme alanı, RNFL, pakimetri incelemesi esastır.
35 yaşın üzerindekilerde, ailesinde glokom öyküsü bulunanlarda, sigara kullananlarda, diyabet hastalarında, şiddetli kansızlıktan yakınanlar veya şok geçirmiş olanlarda, hipertansiyon hastalarında, yüksek derecede miyopisi veya hipermetropisi olanlarda, uzun süre kortizon tedavisi görenlerde, migrenden yakınanlarda, göz yaralanmasına maruz kalanlarda glokom riski daha fazladır.
GLOKOMDA TEDAVİ VE TAKİP NASIL OLMALIDIR?
Glokom teşhis edildiğinde ömür boyu sürecek bir hastalık olarak ele alınmalıdır. Acil bir durum söz konusu değil ise glokomun başlangıç tedavisi göz damlaları ile yapılır. Göz ilaçları, ya sıvı yapımını azaltarak ya da dışa akımını arttırarak göz içi basıncını düşürür. Göz doktoru sık aralarla göz içi basıncını ölçerek ve bilgisayarlı görme alanı, RNFL tetkiklerini yaparak tedavinin başarısını değerlendirir. Başarı sağlanmışsa tedavi ömür boyu sürecektir. 3 ve 6 aylık periyotlarla kontrollerin 6-12 ay arasında da görme alanı ve RNFL incelemelerinin yapılması gereklidir. İlaç tedavisine rağmen görme siniri harabiyeti artmaya devam ediyorsa, ek ilaç tedavisine başlanır. Bu da yeterli sonucu vermezse drenajı arttırmak için cerrahi tedavi uygulanır. Cerrahi sonrasında gerekirse ilaç tedavisine tekrar başlanır.
Comentários