top of page
Yazarın fotoğrafıProf. Dr. Berrin Pehlivan

İmmünoterapi Nedir , Nasıl Etki Eder ?


Bağışıklık sistemi, vücudun doğal savunma sistemidir; hastalıklara karşı koruma sağlar, aynı zamanda istilacı mikroorganizmaları ve dokularda oluşan tümör hücrelerini tanıyıp onları yok eder. Bağışıklık sistemini inceleyen bilime immünoloji denilmektedir. Kanser immünoterapisinin amacı, tümöre karşı kişinin kendi bağışıklık sistemini uyarmayı sağlamaktır. Kanser hücreleri, vücudun normal hücrelerinden farklı oldukları için bağışıklık sistemi tarafından tanınıp yok edilebilirler. Ancak kendini normal hücre gibi gösterebilme potansiyeline sahip kanser hücreleri, bağışıklık sisteminden kaçabilir ya da oluşan etki, kanser hücrelerinden tamamen kurtulmak için yeterli olmayabilir. Böyle bir durumda immünoterapi, bağışıklık sistemimizi aktif hale getirerek,kanser hücrelerinin tanınıp yok edilmesini sağlamaktadır. Bu, etkiyi yaratacak antijenlerin dışardan verilmesi yoluyla olabildiği gibi aşılar veya onkolotik virüslerle de gerçekleştirilebilir. immünoterapiler son 10 yıldır, kanser tedavisindeki en önemli gelişmelerdendir. Kemoterapilere kıyasla daha az yan etkisi olmasının yanı sıra, kemoterapilere daha fazla cevap vermeyen bazı hastalarda olumlu sonuçlar vermesi de dikkat çekicidir. Geleneksel immünoterapiler, bir çeşit savunma proteinleri olan monoklonal antikorlardır. Daha sonra, kontrol noktası baskılayıcıları (checkpoint inhibitors), gen tedavileri ve aşılar kullanılmaya başlanmıştır. immünoterapiler kişilere özel tedavilerdir ve hem kullanılan ilaçlar hem de tedaviye olan cevapları bir kanser türünden diğerine ve kişiden kişiye değişmektedir. Akciğer ve bir çeşit deri kanseri olan malign melanom, immünoterapinin en çok kullanıldığı alanlardır. Ancak prostat, mesane, böbrek, meme tümörleri, baş-boyun kanserleri, beyin tümörleri, bir çeşit deri kanseri olan Merkel hücreli karsinom ve mide tümörleri için de ümit vadediyor; bu alanlarda çalışmalar devam ediyor. Bir diğer cevaplanması gereken soru da immünoterapinin, radyoterapi ya da kemoterapi ile birlikte kullanıldığında tedavide başarı oranını artırmanın mümkün olup olmadığıdır. Ancak immünoterapi ile yapılan çalışmaların çoğunun, metastatik hastalıklarda olduğu unutulmamalıdır. Halihazırda sorularımıza cevap arayan çalışmalar sürmektedir. Bu çalışmaların sonuçlarının alınmasıyla klinikte, radyoterapi ve immünoterapinin daha çok kullanılması mümkün olabilir.

İmmünoterapi Yöntemleri: Monoklonal antikorlar: Bir canlının vücuduna giren yabancı proteinlere antijen, bağışıklık sisteminin bu antijenleri etkisiz hale getirmek için ürettiği savunma proteinlerine ise antikor denir. Antijenlerde epitop adı verilen antikorların bağlandığı bölgeler bulunur. Monoklonal antikor tek bir epitopa özgü üretilen antikora denir. Tümöral hücrelere bağlanan bu monoklonal antikorlara bağışıklık sisteminin sevmediği toksinler de eklenir ve tümör böylelikle işaretlenmiş olur ve bağışıklık sistemi hücrelerinin tümörü bulması kolaylaşır. İnterlökin/interferon tedavisi: Hücrelerin yabancı antijenlere karşı ürettiği özel savunma maddesidir. Hücrenin bazı özelliklerini değiştirerek bağışıklık sistemini düzenler ve güçlendirir. Vücut bir virüs vücuda girdiğinde belli sayıda ve artık kullanılamayacak duruma gelen bir grup hücreyi tutar. Ama bu hücreler sağlam hücreleri koruyabilecek interferonu üretirler. Kontrol noktası baskılayıcıları: Bağışıklık sistemindeki bazı hücrelerde bulunurlar ve aktive edildiklerinde yada aktivasyonları baskılandığında bağışıklık sisteminde bir cevap oluşmasına sebep olan küçük moleküllerdir. Çok etkin olmalarına rağmen sadece belli bir grup hastada işe yararlar. Son yıllarda özellikle PDL-1, PD-1 de yapılan çalışmalarda başarılı sonuçlar alınmaya başlamıştır ve kontrol noktası baskılayıcılarını şuan immünoterapilerin starı olarak kabul edebiliriz.


İmmünoterapi Nedir, Nasıl Etki Eder_ Ne Kadar Etkindir_

Onkolitik virüsler: Genlerideğiştirilmiş virüsler bağışıklık sistemini kanser hücrelerine karşıkışkırtırlar. Sağlıklı hücrelere dokunmadan viral enfeksiyon tümörüparçalayabilir. Kanser tedavisinde ilk FDA onayı alan genetiği değiştirilmişherpes (uçuk) virüsüdür ve malign melanom tedavisinde kullanılıyor. Onkolitikvirüsler üzerine çalışmlara devam etmektedir. Kanser aşıları: Kanseraşıları HPV veya HBV, HCV virüslerine karşı olduğu gibi koruyucu yada tedaviedici olabilirler. Tedavi edici aşılar, bağışıklık sisteminin kanserhücrelerine saldırıdabulunmasını sağlamaya çalışır. Bu konuda FDA onayı alan ilk aşı metastatikkastrasyona dirençli prostat kanserli hastalarda kullanılan Sipuleucel-Taşısıdır. İmmünoterapiler hangi kanserlerde etkili: Bir tümör türüne karşı aşı geliştirilebilmesi için o tümörün çok sayıda mutasyon içermesi, neoantijenden zengin olması gerekmektedir. En mutajenik tümörler akciğer kanserleri, bir deri kanseri türü olan malign melanom, mesane tümörleri ve meme kanseridir. Aşı üzerindeki çalışmalar dolayısyla bu kanserler üzerine yapılmaktadır. Ancak prostat, böbrek, baş boyun kanserleri, bir çeşit deri kanseri olan Merkel hücreli karsinoma, ve mide tümörleri için de ümit vadediyor ve çalışmalar devam ediyor.

Yan etkiler nelerdir: Bağışıklık sisteminin aşırı aktifleşmesine bağlı yan etkiler yapabilir ve hemen her organı etkileyebilir. En sık etkilediği organlar; deri, sindirim sistemi ve endokrin sistemdir (tiroid ve böbrek üstü bezi) ve bu organlara ait deri reaksiyonları, ağız yaraları, ishal, bulantı ve kusma gibi yan etkiler görülebilir.Radyoterapininimmünolojik etkisi:Radyoterapilocal (bölgesel) bir tedavi şeklidir, uygulandığı yerdeki hücrelerde DNA hasarıyapar ve bu nedenle de etkisini uygulandığı yerde göstermesi beklenir. Ancak,tanımlanan “abskopal etki” radyoterapinin uygulandığı yere uzakbölgelerde de etkisini gösterebileceğini ifade etmektedir. Bu etki ilk olarak1953 yılında Mole tarafından tanımlanmıştır. Kökeni latince olan bu kelimede“ab” uzaktaki yerleşim, “scopus” ise hedef anlamına gelmektedir. Abskopal etkinin tanımlandığı ilk kanser türleri; renal hücreli karsinom, lenfoma, lösemi, nöroblastoma, meme ve melanomadır. Bu etkinin mekanizması tam olarak anlaşılamamakla birlikte immünolojik mekanizmalarla olabileceği öne sürülmüştür. Etkin dozda uygulandığı takdirde radyoterapi tümor aşısı gibi davranabilmekte (Tümör spesifik antijen salınması, MHC-I ekspresyonunu artırması, FasL ekspresyonunun artması yollarıyla) veya immünolojik hücre ölümlerine sebep olabilmektedir. Uygun radyoterapi dozu ve tekniği ise henüz araştırma halindedir. Bir diğer cevaplanması gereken soru da özellikle immün düzenleyici ajanlarla yada kemoterapi ile birlikte kullanıldığında bu etkiyi artırmanın mümkün olup olmadığıdır. Ancak immünoterapi ile yapılan çalışmaların çoğunun metastatik hastalıklarda olduğu unutulmamalıdır. Halihazırda sorularımıza cevap arayan çalışmalar yürümektedir. Bu çalışmaların sonuçlarının alınmasıyla klinikte radyoterapi ve immünoterapinin daha çok kullanılması mümkün olacak gibi görünmektedir.

1 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

MEME KANSERİ

Comments


bottom of page