35 yaşından sonra ciltte kollajen üretiminin azalmasıyla birlikte, yavaş yavaş elastikiyetini kaybeden cilt dokumuz, 40lı yaşlara gelindiğinde kurumalar, kırışıklıklar ve lekelerle birlikte ben yaşlanıyor umun sinyalini vermeye başlar. Mutlak ki her insan yaşlanır fakat kimileri yaşlılığın getirdiği komplikasyonlar dan direkt etkilenirken kimileri de etkilenmez. Peki, yaşlanmayı geciktirmenin sırrı nedir?
Genetik ve çevresel faktörlerin yanında kötü beslenme yaşlılığı tetikler. Çevresel faktörleri ve beslenme alışkanlıklarından doğacak etkileri minimuma indirdiğimizde yaşlanmayı geciktirir ve daha kaliteli sağlıklı bir ömür geçirmek için kendimize zemin hazırlamış oluruz.
Doğru Beslenme Nasıl Olmalıdır?
En doğru beslenme şekli şüphesiz ki kalorisi düşük, sebze-meyveden, baklagillerden ve tam tahıllardan zengin bir beslenme olmalıdır. Böylece serbest radikallerin vücuttan uzaklaştırılmasında etkili olan antioksidan ihtiyacımızda fazlaca karşılamış oluruz. Fakat bugün yaşlanmayı geciktirici olarak bilinen en önemli besin öğesi antioksidanlar olsa da, tek başına yeterli değildirler. Kaliteli Protein, kalsiyum, D vitamini, tekli ve çoklu doymamış yağlar, vitaminler-mineraller de konu yaşlılık olunca büyük önem taşır.
E Vitamini
Amerikan Klinik Beslenme dergisinde yaklaşık olarak 35000 kişilik bir kadın grubunda E vitamininden zengin beslenildiğinde kadınlarda kalp krizi riskinin azaldığını belirten bir araştırma yayınlanmıştır. Ki E vitamini sadece kalp rahatsızlıklarında değil yaşlanmaya bağlı hafıza kaybı yaşayanlarda, Hücre yapısının bozulmasının engellenmesinde, cildin güzelleştirilmesinde, toksinlerden arındırılmada, immün sistemin kuvvetlendirilmesinde kullanılan önemli bir vitamindir. Kabuklu kuru yemişlerde, zeytinyağında, balıkta, yumurta sarısında fazlaca bulunan E vitamini günlük olarak 10-15miligram olarak tüketildiğinde yaşlanmanın etkilerini geciktirmeye yeterli olacaktır.
Balık
Kalp ve beslenme uzmanları haftada 2-3 kere balık tüketilmesini öngörür. Bunun nedeni ise balığın atar damarlarda plak oluşumu riskini azaltan, kandaki trigliserid seviyesini düşüren, kan basıncını düşürmeye yardımcı olan ve ani ölüm riskini azaltan omega-3 yağlarını bulundurması. Balık diğer besinlere oranla içerdiği düşük doymuş yağ ve kolesterol seviyesi nedeniyle de ayrıca akıllıca bir protein seçimidir.
Sebze ve Meyveler
Sebze ve meyveler yüzlerce yaşlanma karşıtı bitkisel besin öğelerinin yanı sıra lif, vitamin ve mineralleri sağlar. Birleşik Devletler Tarım Bakanlığı antioksidan aktivite testine göre konu yaşlanma karşıtı özellikler olduğunda bazı meyve ve sebzelerin diğerlerine göre daha iyi olduğunu söylemekte. Yine de herhangi bir meyve ve sebze hiç yoktan daha iyidir. En fazla meyve ve sebze tüketen kişilerin – günde 10 porsiyondan fazla – kanlarında daha yüksek seviyede antioksidan vardır ve günde 5 porsiyon sebze-meyve tüketimi daha kaliteli bir yaşlılık dönemi geçirmek demektir.
Baklagiller
Baklagiller glisemik indeksi düşük kompleks karbonhidratlar ve lif içerir ve kan şekeri ile insülin seviyelerinin daha sabit olmasını sağlar. Ayrıca baklagiller kolesterol içermeyen protein kaynaklarıdır. Dahası baklagiller antioksidan bakımından da zengindir ve haftada 2 kere öğünlerimizde baklagil tüketmemiz gerekir.
Tam Tahıllar
Tam tahıl grubu, baklagiller gibi glisemik indeksi düşük kompleks karbonhidratlar içerir ve bu sayede kan şekerinin düzenlerken uzun süre tok kalmamızı da sağlar. Rafine olmadıkları için bütün vitamin ve mineral içeriğini korurlar. Özellikle yaşlılık karşıtı E vitamini, lif ve B vitamini olmak üzere daha fazla doğal besin değeri içerirler. Ayrıca tam tahıllar bol miktarda antioksidan bileşenleri de içerir.
Az Yağlı Süt Ürünleri ve D Vitamini
Az yağlı süt ürünleri kemik güçlendirici kalsiyum kaynaklarıdır ve kemikleri ve kasları destekleyen proteini de sağlarlar ayrıca süt kalsiyum emilimi için gerekli D vitamini ile de güçlendirilmiştir.
D vitamininin en iyi kaynağı güneş ışınlarıdır ve D vitamini sentezi için günde 15dk gün ışında kalmak yeterlidir. Sütün yanı sıra balık yağı ve yumurta da bulunan D vitamini kemik sağlığının yanında sinir sistemi, bazı hormonların düzenlenmesi, bağırsak, prostat kanserlerinin önlenmesinde büyük önem taşır.
Yağlar
Hidrojene edilmiş yağları ( margarinleri ) içeren besinlerden kaçınmamız gerekir. En tehlike arz edeni de yüksek ısıda eriyen hidrojene yağlardır. Bunlarda cipslerde, hamburgerlerde, bazı çerezlerde yüksek oranda bulunur. Bunları tüketerek geçirilen bir gençlik dönemi yaşlılığımıza iyi bir yatırım olmayacaktır. Bunun yerine kalp-damar sağlığının korunması adına zeytinyağı ve fındık yağını kullanmak, yemeklerimizi daha az yağla yapmak doğru bir seçim olacaktır.
Commenti