top of page

Kalp ve damar sağlığı


Kalp ömür boyu sürekli çalışan ve kasılan adale yapısına sahiptir. Normal kişilerde dakikada 70-80 civarında kasılır, bu da kalbin saatte yaklaşık 5000 kez; ortalama bir ömürde de 2-3 milyar kez atması demektir. Kalp 1 dakikada vücuda 5,5 litre kan pompalar, bu da 1 günde 8 ton, 80 yılda 240 bin ton demektir. Kalpten çıkan atardamar, toplardamar ve vücudumuzu ağ gibi saran kılcal damarların toplam uzunluğunun 100 bin km olduğu hesaplanmaktadır ve bu da dünya çevresinin 2,5 katına eşittir.

Dünyada ve ülkemizde ölümlerin en büyük nedeni dolaşım sistemi yani kalp ve damar hastalıklarıdır. Dünyada ve ülkemizdeki ölüm nedenlerinin üçte biri kalp ve damar hastalıklarına bağlı olarak görülmektedir. Ülkemizde 2019 yılı verilerine göre görülen ölümlerin %36,8’i kalp ve damar hastalıklarına bağlıdır; bu ölümlerinde %39,1’i kalp krizine, %22,2’si beyin damar tıkanıklığı yani inme ve felçlere, %25,7’si ise diğer kalp hastalıklarına bağlıdır.

Hayatın kaynağı, serçeşmesi kalbimizi ve hayat dağıtan dallarını yani damarlarımızı korumak, kollamaya çalışmak elimizdedir. Kalbimizi besleyen koroner atardamarları ve organlarımızı besleyen atardamarlarımızı tıkayan ateroskleroz dediğimiz damar sertliği olmasaydı insanlar belki de en az 150 yıl sağlıklı olarak yaşayabilirdi. Kalp ve damar hastalıklarından dolayı olan ölümlerin %60’ı koroner damarların tıkanmasına bağlı kalp krizi ile beyin damarlarının tıkanmasına bağlı inme yani felçler nedeniyle görülmektedir. 19. yüzyılın sonunda ünlü tıp adamı William Osler “insanlar atardamarları kadar yaşlıdır” demiş. Bu söz boşuna söylenmemiştir, damarlarında erken tıkanıklık ve damar sertliği başlayanlar akranlarına göre daha yaşlı görünür ve hayat yarışını daha erken tamamlarlar.

Kalp hastalıklarından en çok görülen ve bilineni koroner arter hastalığına bağlı kalp krizi, damar hastalıklarından en önemlisi ve bilineni beyin atardamar tıkanıklığına bağlı inme, felç; ayrıca bacak atardamar tıkanıklığına bağlı gelişen kangren ile ayak kesilmesidir. Bu çok görülen ve ölüme kadar giden sonuçlara neden olan hastalıkların temeli ateroskleroz yani damar sertliği gelişmesini sağlayan, kolaylaştıran risk faktörleri; sigara, diyabet (şeker hastalığı), LDL kolesterol yüksekliği, HDL kolesterol düşüklüğü, yüksek tansiyon, bedensel hareket azlığı, obezite, aşırı alkol kullanımı ve stresli yaşamdır. Bu saydığımız risk faktörleri tedavi edilebilir veya bir ölçüde değiştirilebilir özelliktedir. Bir de değiştirilemeyen elimizde olmayan riskler vardır. Bunlarda yaş, cinsiyet ve genetik ailesel faktörlerdir. Damar sertliği özellikle 40 yaşından sonra, erkeklerde biraz daha fazla ve ailesinde kalp krizi, felç, damar tıkanıklığı hikayesi olanlarda daha yüksek olasılıkla görülmektedir.

Sonuç olarak kişiler düzenli egzersiz, spor en azından yürüyüş yapar, sigara içmez veya sigarayı bırakır, alkolü azaltır veya bırakır, fazla kilolular kilo verir, normal olanlar kilo almaz, diyabeti olanlar diyetlerine uyar, ilaçlarını düzenli kullanır, kan şekerleri düzenli olursa, yüksek tansiyonu olanlar diyetlerinde tuzu kısıtlar, ilaçlarını düzenli kullanıp tansiyonları stabil giderse, LDL kolesterolü yüksek olanlar katı ve hayvani yağlardan uzak durur, ilaçlarını düzenli kullanıp LDL düzeylerinin düşük olması sağlanabilirse ve biraz da stresten uzak kalabilirlerse sağlıklı ve daha uzun bir yaşam sürebilirler. Bizleri de uzun ve zahmetli kalp ve damar by-pass ameliyatları ile girişimlerinden biraz uzak tutmuş olurlar.

0 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page