MİNDFULNESS II (SAF BİLİNÇ)
Geçen sayıda başlamış olduğum mindfulness serisine devam ediyorum;
Hepimiz bu dünyaya saf bilinç olarak geliriz, saf bilinçle kastettiğim düşüncenin olmadığı, sadece duyularla algılanana doğru odaklanılan bilinç. Saf bilinç aslında büyülü bir dünya gibi sonsuz, huzurlu ve keyiflidir. “Saf bilinç Tanrıyı, sonsuzluğu, ya da ölümü “deneyimleyebileceğiniz alan olarak da tanımlanabilir. Yani bir anlamda yaşamın kutbu. Yaşam ve saf bilinç aynı anda algılandığında, her gün 10 dakika bile deneyimlendiğinde ego zayıflamaya, ölüm korkusu azalmaya beden gevşemeye ve tepkiler ihtiyaçlara uygun olmaya başlar.
Saf bilinç, “yapmak” değil, “olmak” olduğundan insanı yormaz, üzmez, endişelendirmez. Sadece denize bakmak, çiçek kokusu, yerdeki ahşap üzerinde çıplak ayakla yürümek, müzik dinlemek ve düşünmemek yani olana, duyularla algılanana odaklanmak ve düşünmemek; tıpkı meraklı bir çocuk gibi, ya da daldaki bir kuş gibi. Bir uyaranla bu durum bozulduğunda en doğru tepkiyi vererek yeniden o eski homeostasis (denge) durumuna dönmek.
Aslında çocuklar saf bilinçten henüz kopmadıklarından sürekli duyulara odaklanır; dokunarak yürürler, kokuları ve sesleri net bir biçimde algılarlar. 30 yıl da geçse çoğu anı 5 duyu detayıyla hatırlanır. Biri uyarana ya da acıkana kadar aynı yerde saatlerce oynayabilir çocuklar. “Boş boş durma gel ödevine” komutu ile “büyü” bozulur, yani saf bilinç kesintiye uğrar. Yani fiziksel dünyanın gerçekliğine uygun olarak fizyolojik ve psikolojik ihtiyaçlar saf bilinci parçalamaya başlar. İşte insanoğlu “saf bilinci” ihtiyaçlarını karşılamak ve ihtiyaç vericilerin onayını almak adına feda etmeye başlar.
İlk yıllarda büyürken ve sonrasında, doğayla iletişiminiz kopmamış ise; saf bilincin bir kısmını saklayabilir ve daha dengeli yetişkinler olabiliriz. Yani egosal ve toplumsal ihtiyaçlarınızı karşılayıp dönebileceğiniz bir merkez oluşmuştur. Yapılması gereken ego dediğimiz yani toplum ya da fiziksel dünyaya adapte olmak adına organize olmuş, düşünce, anı, öğreti ya da deneyimlerden oluşan sahte kimliği sadece ihtiyaca uygun kullanıp, saf bilinç merkezine her fırsatta dönmek. Yani içindeki çocuğa dönmek, doğayla temas etmek, mindfulness ve meditasyon tekniklerini uygulamak. Saf bilinçle ilgilenen ve deneyimleyen biri kendi özgün, sezgisel, farklı çözümlerini üretebilir, egonun kölesi gibi sürekli yanlış ve bize ait olmayan (yüklenmiş) ihtiyaçların altında ezilmez. Hem ruhsal hem de bedensel olarak çok daha iyi konumda olur.
Mindfulnessla ilgili daha detaylı bilgi için geçen sayıdaki yazımı tekrar okumanızı öneriyorum.
Gelecek sayıda görüşmek üzere sevgiyle kalın.
Comments