Yalnız olmakla yalnızlaşmak arasında ki fark
Aslında aralarında ayrıştırma yapılması gereken iki kavram yalnızlık ve tek başınalıktır. Tek başına olmak bir seçimdir. Kişi diğer şeyler ya da insanlarla birlikte olmak yerine bir başına bir şey yapmayı ya da bir başına kalmayı kişisel bir tercih olarak gerçekleştirdiğinde tek başına kalmış olur. Ancak bu tek başınalığını istediği zaman sonlandırıp diğer şeyler ya da insanlarla birlikte olmayı seçebilir. İşin özü bunun bir seçim ya da tercih olmasıdır. Örneğin bir ev arkadaşı ile birlikte yaşama olasılığınız varken bunu tercih etmeyip tek başınıza bir evde yaşamayı tercih ettiğiniz taktirde tek başına olmayı seçmiş olursunuz. Başka bir örnek olarak hayatınıza bir karşı cinsi almamak ya da evlenmemek sizin tercihinizse bu tek başına olmayı seçmek demektir.
Yalnızlık ise yalın olmaktan, diğer şeylerden ve insanlardan yalıtılmış kalmakla ilgilidir bu bir seçim olmaktan öte bir eksiklik, becerememe ya da mahrum olma durumudur. Siz diğer şeyler veya insanlarla birlikte olmak istediğiniz halde yanınızda olacak birilerini bulamıyorsanız yalnız kalmış olursunuz. Aynı evi paylaşmak istediğiniz bir ev arkadaşı ararsınız ancak uygun birini bulamazsanız bu yalnızlığa dönüşmüş olur. Yine ilişkilerden örnek verecek olursak kendinize uygun bir eş adayı aradığınız halde aradığınız özelliklere uygun birini bulamıyorsanız yalnız kalmış olursunuz. Özetle tek başınalık bir tercihken, yalnızlık bir zorunluluktur.
Batı dünyasında ki modernleşme bir çok yönüyle ülkemizde de yansımalar buluyor ancak bu ortalama 10-15 yıllık bir farkla gerçekleşiyor. Temel fark batı toplumlarının daha bireysel toplumlar olmasına dayanıyor. Türk kültürü ise 30 yıl öncesine kadar kollektif (kalabalık ailede yaşam) kültüre sahipken son 30 yılda bireyselleşme yönünde bir değişime maruz kaldı ancak belirttiğim gibi 10-15 yıl geriden gittiğimiz için şuan için ne bireysel ne de kollektif bir toplumuz. Türk insanı ikisi arasında bir geçiş ailesi ve geçiş bireyi olarak ne tam olarak yalnız ne de aile bağları eskisi kadar güçlü bir durumda. Çekirdek aileler ya da yalnız yaşayan bir çok insan var ancak sık sık ailelerine gidip yemeği ailelerinin evinde yiyip yatmaya evlerine gidiyorlar. Ya da maddi sorunlar yaşadıklarından hala ailelerinden karşılıksız para alıyorlar.
İşin yalnızlık boyutuna değinecek olursak batı toplumlarında yalnız yaşamayı seçen bireylerin tatil kültürleri, kitap okuma alışkanlıkları, sinema ya da tiyatroya gitme, genelde hafta sonu dışarı çıkıp arkadaşlarıyla buluşma alışkanlıkları var. Ülkemizde ise yalnız yaşayanların büyük bölümü evde tv izlemekte, çok az bir kısmının ise az sayıda hobileri vardır. Yani tek başına olmak kaliteli bir şekilde yaşandığında daha keyifli ve tercih edilebilir bir şeye dönüşürken, bizim kültürümüzde sosyalleşmek yerine ağırlıklı olarak evde zaman geçirmek yalnızlığa ve daha çorak bir hayata yol açmaktadır.
Aslında belkide günümüzdeki yalnızlaşmanın en büyük nedeni kitle iletişim araçlarıdır. Özellikle tv (ki Türkiye tv izleme süresi bakımından dünya da 2. sırada yer almaktadır) internet, akıllı telefonlar, sosyal paylaşım siteleri kişileri diğer insanlarla uzaklaştırmakta ve yalnızlaşmanın temelini oluşturmaktadır. Bir anlamda tv, bilgisayar ya da telefon ekranında zihni oyalanan ve uyuşturulan birey sahte bir mutlulukla gerçek bir ilişkiye ihtiyaç duymadan yaşamını sürdürebilmektedir. Bunu şu şekilde de düşünebiliriz; abur cubur yiyerek karnınızı doyurabilirsiniz. Evet karnınızın doyduğunu hissedersiniz ancak vücudunuz sağlıklı beslenmediği için uzun dönemde farklı sağlık sorunları yaşarsınız.
Sağlıklı bir insanın en temel özelliklerinden biri de diğer insanlarla kurduğu sosyal ve duygusal ilişkilerdir. Başta da belirttiğim gibi tek başınıza kaldığınız zamanlarla, diğer insanlarla geçirdiğiniz kaliteli zamanın dengesini sağladığınız sürece bir sorun yok. Mountein ‘’yalnızlık insanın arka bahçesidir, bir gün herkes ve her şey gidebilir ve kişi yalnız kalabilir. Bu nedenle kişi günde bir kaç saatini tek başına kalmaya alıştırmalı’’ der.
Psikolojik sağlığı en fazla etkileyen şeylerden biri de sosyal destek sistemidir. Eğer yakın çevrenizde eğleneceğiniz, sıkıntılarınızı paylaşabileceğiniz, ihtiyaç duyduğunuzda yanı başınızda olacak insanlar varsa bu sizi psikolojik anlamda daha güçlü kılar. Yalnızlaşan insanlarda depresyon, kaygı bozuklukları ve sosyal beceri eksikliği gibi sorunların görülme sıklığı daha fazladır.
top of page
Ara
bottom of page
Kommentare