Over Kanserine Karşı Koruyucu Durumlar
Emzirme
Doğum kontrol hapı kullanma
Tüplerin bağlanması
Doğum kontrol hapları
Doğum kontrol haplarının kullanılması hiç kullanmayanlara göre %30-60 oranında over kanseri riskini azaltır. Birkaç ay bile kullanılsa riskin azaldığı bildirilmekle birlikte kullanım süresi uzadıkça risk daha fazla azalmaktadır. Hiç doğum yapmamış kadınlarda doğum yapmış kadınlara göre riskde daha büyük azalma görülür.
Ovulasyon indüksiyon ilaçları
Hepsi olmasa da bazı çalışmalar klomifen sitrat gibi ovulasyon indükleyici ilaçlar ile over kanseri arasında ilişki göstermişlerdir. Eski bir çalışmada fertilite ilaçlarını kullanmış olanlarda infertilite öyküsü olmayan kadınlara göre over kanser riskini 2.8 kat artırdığı gösterilmiştir. Borderline over tümörlerinde risk 4 bulunmuştur. En yüksek risk nullipar kadınlardadır. Son yıllarda yapılan çalışmalarda ise infertilite ilaçları ile over kanseri riski arasında zayıf bir ilişki bulunmuştur.
Tüplerin bağlanması
Tüplerin bağlanması over kanseri riskini azaltmaktadır.
Hormon replasman tedavisi
HRT ile over kanseri riski arasında orta derecede bir ilişki iddia edilmektedir. Özellikle mevcut kullananlarda riskin artışı görülürken, geçmişte kullananlarda veya 5 yıldan az süreyle kullananlarda risk artışı görülmemiştir. HRTnin kanseri başlatmaktan ziyade var olan kanserin tanınmasını kolaylaştırmaktadır.
Herediter (Kalıtsal) Over Kanseri
Epitelyal over kanserlerinin yaklaşık %10’u genetik faktörlere bağlı bir geçiş gösteriri ve bunlarda çoğunlukla BRCA1 ya da BRCA2 genlerinde mutasyon vardır. BRCA1 mutasyonunda yaşam boyu over kanseri riski %40, BRCA2 mutasyonunda ise %20 olarak hesaplanmaktadır.
BRCA mutasyonu ile ilişkili over kanseri olguları daha genç yaşta görülür ve tedaviye yanıtları ile yaşam süreleri diğer mutasyon olmayan over kanserli hastalardan daha iyidir. Doğum kontrol haplarının kullanılması, emzirme ve doğum da BRCA mutasyonu taşıyıcılarda koruyucu etkiye sahiptir. Ayrıca bu hastalarda 35 yaşından sonra doğum sayısını tamamlayan kadınlarda proflaktik olarak overlerin ve tüplerin alınması önerilmektedir. Overlerin ve tüplerin alınmasına rağmen bu olgularda peritoneal kanser gelişme riski de bulunmaktadır.
Herediter Nonpolipozis Kolorektal Kanser Sendromu (HNPCC)
Bu sendromda kolorektal kanserler yanında over kanseri, endometrium kanseri hatta ince barsak ve safra kesesi kanserleri de görülmektedir. Hasarlanmış DNA onarımında rol alan genlerde mutasyon söz konusudur. HNPCC li kadınların yaklaşık %10’da over kanseri oluşmaktadır ve diğer over kanserli kişilerden daha genç yaşta ortaya çıkmaktadır.
Over Kanserinin Tanısı ve Kliniği
Over kanserlerli hastaların maalesef %75-85’inde hastalık karın içine yayıldığında tanı konmaktadır. Bu nedenle devam eden şişkinlik hissi, kasık veya karın ağrısı, yemek yemede güçlük ya da erken doyma veya idrar alışkanlıklarında değişme (sık ve acil işeme) olan kadınlarda dikkatli davranmak ve bu hastaları over kanseri açısından değerlendirmek gerekir. Ancak bu şikayetler birçok hastalıkta da olabilir. Eğer yeni başlamış veya daha şiddetli ve sık ise üzerinde durulması gerekir. Bunun dışında daha nadir olarak yorgunluk, hazımsızlık, sırt ağrısı, cinsel ilişki sırasında ağrı, kabızlık, adet düzensizliği de olabilir.
Over kanserinin erken tanısında (tümör halen karın içine yayılmamış, pelvisde sınırlı ise) rutin muayene sırasında kitle olarak ele gelebilir. Ancak menopozdan önce ele gelen bu kitlelerin büyük bir kısmı iyi huyludur. Bu kadınlarda overdaki büyümeler genellikle fonksiyonel kistler denen folikül ya da corpus luteum kistleridir. Bu kistlerin çoğu bir ya da üç adet siklusu sonrası gerilemektedir. Dolayısıyla adet öncesi kadınlarda 8 cm’den küçük kistler tekrarlayan muayeneler ve ultrasonografi gibi görüntüleme yöntemleri ile 1-2 ay izlenir. Buna karşılık bir kitle henüz adeti başlamamış bir kız çocuğunda ya da menopozdan sonraki kadınlarda ise ve özellikle muayene ve ultrasonografiler ile kompleks bir yapıda ise kötü huylu olma riski fazladır ve bunlar cerrahi olarak değerlendirilmelidir.
Overdaki kitlelerin değerlendirilmesinde en önemli görüntüleme yöntemi ultrasonografidir. Bilgisayarlı tomografi ya da MR görüntüleme ilk aşamada kullanılmaz. Ultrasonografide kilenin büyüklüğü, kenarlarının şekli, içinde solid alanların varlığına göre kanser riski taşıyıp taşımadığına karar verilir. Ultrasonografiye Doppler eklenip kitle içinde kan akımı olup olmadığı varsa bu akımların ölçümleri de yapılarak tanı koymamıza yardımcı olmaktadır. Bilgisayarlı tomografi ise bir over kanserinin karın içinde karaciğer, dalak gibi karnın üst kısmındaki organların metastazı açısından değerlendirilir.
Comments