top of page

Perinatoloji (Riskli Gebelikler) :



DOĞUM ÖNCESİ KANAMALAR

İlk 20 haftada görülen düşük tehlikesine bağlı olan kanamalar dışında 20. haftadan sonra olan kanamalar tüm gebeliklerin %2 ile %5 i arasında görülür.

Nedenleri

Plasenta previa (bebeğin eşinin önde gelmesi)

Doğum öncesi kanamalar arasında yaklaşık %30 oranında görülür. 24. gebelik haftasından önce görülen çoğu vakada bu durum 24 haftadan sonra düzelecektir.

Bu nedenle tanı 24.haftadan sonra konur.

Doğum öncesi kanamaların en önemli sebepleri arasında olan bu durumda genelde sezaryen ile (bebeğin eşinin rahim ağzına uzaklığı ve hem bebeğin hem de annenin durumları gözetilerek bazen normal doğum yaptırılabilir) doğum yaptırılır.

Bu durumun yarattığı riskler arasında erken doğum, bebekte gelişme geriliği, ani bebek ölümü, bebeğin başı ile gelmemesi durumları sayılabilir.

Bebeğin eşinin önde gelmesi kendisini çoğu zaman ağrısız vajinal kanama ile gösterir.Tanısı ultrasonografi ile konulur.

Bu tanıyı almış anne adayı kanama açısından uyanık olmalı, doğuma yakın dönemde acil durumlar açısından eğer hastanede yatmıyorsa doğumun planlandığı hastaneye en geç

15-20 dakikalık mesafede ikamet etmeli, kan grubunu bilmeli ve acil durumlarda kan verebilecek yakınlarının bu duruma hazırlıklı olması gerekmektedir.

Plasenta dekolmanı (bebeğin eşinin doğum olmadan önce yerinden ayrılması)

Doğum öncesi kanamalar arasında yaklaşık %20 oranında görülür. Doğum öncesi görülebildiği gibi doğum sırasında da görülebilir.

Gizli bir kanamadan aşikar kanamaya kadar kanama miktarı değişebilir. Kanamaya yoğun rahim kasılmaları (rahmin gevşeyememesi) ve ağrı eşlik etmesi uyarıcıdır.Tanıda ultrasonografi %100 bilgi vermese de yardımcı olabilir.

Risk faktörleri arasında tansiyon yüksekliği, çok doğum yapmış olmak, sigara tüketimi, hipertansiyon, bebeğin suyunun fazla oluşu gibi nedenler sayılabilir.

Doğum şeklinin nasıl olacağına annenin ve bebeğin iyilik durumuna göre karar verilir. Annenin ve bebeğin hayatlarının tehdit altında olduğu durumlarda sezaryen tercih edilir.

Bu sık durumlar dışında; nişan gelmesi, rahim ağzı ve vajinanın enfeksiyonları, travma, genital bölge varisleri, genital kitleler, vasa previa (eşten bebeğe giden damarların rahim ağzının üzerinden geçmesi) doğum öncesi kanamaların diğer nedenleri arasında sayılabilir.

Sonuç olarak nedeni ve miktarı ne olursa olsun doğum öncesi kanamalar mutlaka araştırılmalıdır. Anne adayı böyle bir durumda hemen hastaneye başvurmalıdır.

Gebelik dokusunun vajinal yoldan atılması ve ağrılı kanama

Kan kaybı bulgularının görüldüğü ağrılı kanamalar

Kanama olmadan gebelik bulgularının kaybolması

Gebeliklerin yaklaşık %20 sinde vajinal kanama vardır. Bu durum gebe ve eşin-de büyük bir huzursuzluğa sebep olur.

Erken gebelikteki yoğun kanamalar asla göz ardı edilme¬meli, acilen araştırılmalıdır.

Kanama miktarı hafiften çok yoğuna kadar değişiklik gösterir.

Ağrısız kanamalar genellikle düşük tehdidi olarak kabul edilir. Klinik¬lerde görülen hastalar çoğunlukla ağrısız kanamaya sahip¬tirler.

Bu hastaların çoğunda kanama rahim ağzındaki normal değişiklikle¬re bağlıdır. Ağrı, doku veya kan pıhtısının rahim ağzında açılma veya gerilmeye yol açması ile ortaya çıkar.

Hastanın kanaması veya ağrısından sonra gebelik normal olarak devam edebilir, klinik olarak bir gebelik kaybı olabilir veya bu kayıp sessiz olabilir ancak rutin ultrasonografi taramasında tespit edilebilir.

Kanaması olan gebeliklerin %12 sinin dü¬şük ile sonuçlandığı gösterilmiştir. Buna karşılık birçok gebelik tanınmadan önce kaybedilir.

Risk Faktörleri

En önemli risk faktörü fetustaki kromozomal anormalliklerdir, diğer risk faktörleri ileri anne yaşı, daha önce düşük yapmış olma, annenin geçirdiği enfeksiyonlar, ilaçlar ve çevresel etkenler, kronik hastalıklar, bağışıklık sistemi bozuklukları, rahim ve rahim ağzının yapısal anormallikleridir.

Kendiliğinden düşükler beş grupta tanımlanır;
Düşük Tehdidi (Abortus İmminens)

Tanım olarak, rahim ağzı açıklığı olmaksızın kanamanın olmasıdır.

Gebeliğin rahim içi yerleşimli olduğu ve sağlıklı büyüme ve gelişmesini sürdürdüğü, gebelik hormonu ( B-hCG) ve ultrason takipleri ile anlaşılabilir.

Düşük tehdidi olgularına izlem şeklinde yaklaşılır. Düşük tehdidinde, fiziksel aktivitelerini kısıtlamaları, yatak istirahati, cinsel ilişkinin yasaklanması önerilir.

Ayrıca düşük tehdidi sebebi olarak hormonal yetmezlik düşünülen olgularda progesteron hormonu içeren ilaçlar kullanılabilir.

Tüm önlemlere rağmen düşük tehdidi, düşük ile sonlanabilir ve bu sonlanmanın en sık nedeni ise fetusun kromozomal bir anomaliye sahip olmasıdır.

Düşük tehdidi yaşayan kan uyuşmazlığı olan kadınlara Anti-D immunglobin uygulanmalıdır.

Şayet kanama hafif ve ağrı yoksa gebeliğin devam edeceği düşünülmelidir.

Kanaması olan gebeliklerin %50’den fazlası devam eder.

Kaçınılmaz Düşük (Abortus İncipiens)

Kanama miktarı fazladır, rahim ağzında açılma ve karın/kasık ağrısı olabilir. Bazen rahim ağzında fetusa ait bölümler görülebilir. Eğer fetal kalp durduysa veya rahim ağzı açılmışsa tedavi kürtajdır. Kan uyuşmazlığı olanlarda Anti-D immunglobin uygulanmalıdır.

Tam Olmayan Düşük (İnkomplet Abortus)

Eğer fetus veya plasentanın tamamı veya bir parçası rahim içerisinde kaldıysa buna tam olmayan düşük denir. Bu durum genelde kendini kanamayla gösterir. Tam olmayan düşük tespit edildiğinde kürtaj yapılmalıdır, kan uyuşmazlığı varsa Anti-D immunglobin uygulanır. Küretaj sonrası antibiyotik tedavisi başlanır.

Farkedilmeyen Düşük (Missed Abortus)

Cansız gebelik materyalinin birkaç haftadan uzun süre rahim içinde kalmasıdır. Kendiliğinden atılmayla sonuçlanabileceği gibi tıbbi olarak müdahale de gerektirebilir.

Boş Kese (Anembriyonik Gebelik)

Yapılan ultrasonografide gebelik kesesi 20 mm ye ulaşmasına rağmen içinde canlı bir fetus görülmemesidir. Tedavi kürtajdır. Kan uyuşmazlığı olanlarda Anti-D immunglobin uygulanmalıdır.

3 views0 comments
  • Google Places
  • Instagram
  • Facebook
  • LinkedIn

©2022 by DrSistem

bottom of page