top of page
Yazarın fotoğrafıKlinik Psk. Erol Akdağ

Söylenmeyeni Duymak, Görebilmek İçin Bakmak


İletişimin tanımına baktığımızda; Bilgi üretme, aktarma ve anlamlandırma süreci olarak tanımlanır. Anlamları eşit kılma sanatıdır. (Konuşulan ile anlaşılanın aynı olmasıdır denilir.) İletişim, Bir canın diğerine ulaşmasıdır. Ya da Kalbin diğer kalbe dokunmasıdır aslında. Eğer konuşulanlar dudaktan öteye geçmiyorsa kalbe dokunmuyorsa iletişimden bahsedemeyiz.


İletişim; iki kişinin birbirini fark etmesiyle başlar. Fark edildiğini hisseden kişi ben varım doğalım, seviliyorum, değerliyim, güvenebilirim mesajını alır. Çocuğu adam yerine koyan toplum değiliz. Ama adam olmalarını istiyoruz. Adam yerine koymadığınız kişinin adam olması mümkün değildir. Sadece çocuklar değil aslında; toplumda, insanlar da diğer insanları adam yerine koyarken ya da fark ederken belli kıstasları vardır, Güçlü değilseniz (mevki makamınız yoksa) güçsüz görünen birisiyseniz, kısacası paranız ya da makamınız yoksa, arkanız kuvvetli değilse adam yerine konulmuyorsunuz, fark edilmiyorsunuz…


Fark edilmediğini hisseden kişi ben yokum, ben doğal değilim, sevilmiyorum, değerli değilim, güvenemem mesajını alır. Bu da tüm patolojilerin, ruh sağlığı sorunlarının kökenini oluşturur.


İLETİŞİM ENGELLERİ (İLETİŞİM KAZALARI)


Emir verme ve tehdit etme : Ne diyorsam onu yap soru sorma. Eğer dediğimi yapmazsan kafanı kırarım, seni anandan doğduğuna pişman ederim cümleleri.


Öğüt verme, çözüm sunma: Git başkalarıyla arkadaş ol, onunla arkadaş olma türünden ifadeler. (Çözüm sunmak değil, çözüm üretmesine yardımcı olmak lazım.)


Yargılama, eleştirme, suçlama: Sen zaten hep böylesin. Sen adam değilsin, adam olmazsın … Etiketlenen çocukla iletişim kurmak zordur. Çocuk nasıl tanımlanıyorsa nasıl görünüyorsa bir müddet sonra çocuk o istikamette davranışlar geliştirir.


Ad takma, gülünç duruma düşürme: Geri zekalı, yaramaz, tembel, pasaklı, sümüklü v.b (toplum içinde bu yapılıyorsa daha tehlikelidir.)


Konuyu değiştirme, oyalama, işi alaya alma: Başka şeylerden konuşalım, Ahmet nasıl oldu gibi.


Sorgulamak: Eve neden geç geldin? Nerede kaldın? Saatin kaç olduğunu bilmiyor musun? Tarzındaki iletişim biçimi. Suçlanan kişi savunmaya geçer. Bu da iletişimi bozar.


BAŞARILI BİR İLETİŞİMİN TEMEL KOŞULLARI:


Karşımızdaki kişiye saygı duymak: Bireyin varlığını kabul etmek, önemli ve değerli olduğunu hissettirmek.

Her insanda “kabul görme, beğenilme, önemsenme güdüsü, ihtiyacı” vardır. İyi iletişimciler, insanlardaki bu güdüyü harekete geçirenlerdir. Sevildiğini hissetmek kabul görme isteği birinci dereceden ihtiyaçtır.


İnsanları fark edilmekten, önemsenmekten daha fazla hiçbir şey motive edemez. (Her insan özeldir sevilmeye layıktır.) sen varsın, teksin, özelsin, anlamlısın mesajı verilmelidir.)


Evliliklerde ve tüm ilişkilerde de her fert önce birey olacak, kişilik sahibi, karakter sahibi olacak ki bütün anlamlı olsun. 1 (Birin) değeri olmadan birlerden oluşan bütünün değeri yoktur. (Bütünü oluşturan birin değeri yoksa, bütün değerini bulamaz.)


(Zengin, fakir, kör, topal v.s) herkes kabul edilmek, sevildiğini hissetmek, ister. TÜM İNSANLARIN ONURLARI EŞİTTİR. Herkesle konuşacak bir şeyler bulabilmeliyiz. Kibirlenmeden, böbürlenmeden, topluma ve insanlara fildişi kulelerinden bakmadan konuşabilmektir. Köylü Ahmet amca ile bağ bahçe muhabbeti, otomotivci ile otomobil muhabbeti.(v.s) insanların kalbine girmenin en kestirme yolu insanları alakadar eden konular üzerinde konuşmaktır.


Yapılan işi takdir etmek. (Çöpçü de genel müdür de iltifat bekler. Onaylanmak ister. (ev de ev hanımları, okulda öğrenci de aynı şeyi bekler.) İnsanlara daha fazla teşekkür daha fazla iltifat edebilnmek iletişimi güçlendirir. Marifet iltifada tabidir. ( Bilim ve sanat iltifat görmediği ülkeyi terk eder der İbni sina)


İnsan insanın kurdudur felsefesinin ya da büyük balık küçük balığı yer anlayışının topluma egemen olduğu, paranın, mevki ve makamın (koltuğun) pirim yaptığı bir toplumda, gücün kadar saygınlığın olduğu bir toplumda bu değerleri hayata geçirebilmek büyük erdemdir.


Evde Çocuğun odasına girmeden önce kapısını vurup izin istemek gerekir. Bu çocuğa değer verdiğimizi, önemsediğimizi gösterir.


Empati yapmak: Dış dünyayı, karşımızdaki kişinin penceresinden görmeye çalışmaktır.

Kendimizi bir an için karşımızdaki kişinin yerine koyarak, onun nasıl bir ruhsal durum içinde olduğunu anlamaya çalışmaktır. Empati halden anlamak demektir aslında.


Empatide bu durumda ben olsaydım ne hissederdim, ne düşünürdüm, ne yapardım sorularına cevap aranır.


Empatinin 3 boyutu vardır.


iletişim kurduğumuz kişinin hangi duygular içinde olduğunu anlamaya çalışmak DUYGU BOYUTU

iletişim kurduğumuz kişinin hangi düşüncede olduğunu anlamaya çalışmak DÜŞÜNCE BOYUTU

iletişim kurduğumuz kişinin içinde yaşadığı sosyal ve ekonomik ortamı anlamak KÜLTÜR BOYUTU

Empati içgörü, farkındalık kazandırır. Çocuk ailenin tepkisine göre şekil alır. Çocuk bakkaldan izinsiz bir şey aldığında anne babanın ilk tepkisi çok önemli. Çocuğun elinden tutup paranın ödenmesi lazım. (sen bakkalcı olsaydın ne hissederdin diye sorun) Küçük kıvılcımlardan yangın doğar.


Çocuklarla drama çalışmaları empati duygusunu geliştirir.


3.Sen dili yerine ben dilini kullanmak: Karşımızdaki insan yanlış davranışta bulunduğu zaman sen diliyle verdiğimiz tepkilerdir. “ Sen adam olmazsın sen şöylesin sen böylesinle başlayan cümleler.”


Sen dili yargılamayı ifade eder. Yargılanan kişi savunmaya çekilir. Bu da iletişimi bozar. Beni niye beklettin yerine Bekletilmek hoşuma gitmiyor ya da bekletme davranışını sevmiyorum, gibi ben dili kullanılmalıdır.


Sen mesajını alan kişi:


Kişi değerlendirildiği için kendisini suçlu, değersiz ve aşağılanmış hisseder. Benlik saygısı azalır.

Karşımızdaki kişide direnç (tepki) oluşturur.

Karşımızdaki kişi sevilmediğini düşünür.

Karşımızdaki kişide ben kötüyüm mesajı oluşturur.

Davranıştan çok, kişiliğe yönelik olduğu için can sıkıcıdır.

Ben diliyle iletişim kurduğumuzda; kabul edilmeyen, istenilmeyen davranışlar karşısında bizde oluşan duygu ve düşüncelerin ifade edilmesidir.


Ben iletisinde 3 unsur olmalıdır.


kabul edilmeyen davranışın tanımı.

Kabul edilmeyen davranışın bizde yaşattığı duygu.

Kabul edilemeyen davranışın bizim üzerimizdeki somut etkisi.

Yanlış olan davranıştır, insan değil. Oyuncuya değil, topa vurun.


Ben dilinde eleştirilen kişi değil, beğenilmeyen davranıştır.


Sağır mısın kes şu televizyonun sesini (sen dili.)


Yavrum televizyonun sesini bu kadar açtığında başım ağrımaya başlıyor ve başım ağrıyınca da öfkeleniyorum. Televizyonun sesini biraz kısar mısın (Ben dili)


Çok kabasın yerine konuşurken sözümün kesilmesi beni rahatsız ediyor ve öfkeleniyorum gibi.


4. Etkin(aktif) dinleme: Konuştuğumuz kişinin söylemek istediğiyle, bizim anladığımızın aynı olup olmadığını denetlemeye denir.


Konuşmacının söylediklerini kendi kelimelerimizle açarak tekrar etmektir.

(feedback geri bildirim)


Etkin dinlemenin faydaları:


Birey kendisine değer ve önem verildiğini kabul edildiğini, sevildiğini düşünür.

Birey, duygularını ifade etme olanağı bulduğundan “ anlaşıldım “ duygusunu yaşar ve rahatlar.

Bireyde hem benlik saygısının artmasına hem de kendisini dinleyen kişiye yakınlık duymasına neden olur.

Etkin dinleme, empatiyi gerektirir.


5.NİTELİKLİ BERABERLİK: Çocukla ya da aile fertleriyle geçirilen zamanın kalitesidir. Kaliteli birlikteliktir. Çocuğa top almakla, top oynamak arasındaki farkı anlayabilmektir. Çocuklarımızı, aile fertlerimizi nesne olarak değil, özne olarak görmemiz lazım.


Ailedeki kişiler maalesef beraber değil, yan yana yaşıyorlar. Beraber oldukları zaman dilimlerinde bile ellerden telefon düşmemektedir. Aile bağlarını güçlendirmek lazım onun için de en az bir öğün yemeği tüm aile fertleri beraber yemelidir. Yemek esnasında mümkün olduğu kadar tv izlenmemeli tv kapalı olmalıdır.


Şunu unutmayalım ; Çocuğumuza ve aile fertlerimize verebileceğimiz en güzel hediye ZAMANDIR


6. Tatlı dil: Öğrenilmesi gereken ilk dil tatlı dildir. Bir damla bal, bir varil ziftin çekemeyeceği sinekleri toplar. (Lincoln)


Her söz çocukta iz bırakır. Sözlerimize dikkat edelim. Her söz çocuğun kişiliğine konulan bir tuğladır.


Aç bırakma hırsız, çok söyleme arsız edersin der atalarımız.


Şunu da unutmayalım; İltifat ederken ve fırça atarken ölçü ve denge çocuğa karakter kazandırır.


İLETİŞİMDE 3 ÖNEMLİ GÜÇ:


KELİMELER % 10


SÖYLEYİŞ BİÇİMİ SES TONU: % 30


BEDEN DİLİ: % 60


BEDEN DİLİ: İletişimde, sözlerin haricinde tüm vücudu kullanmaya beden dili denir. Her şeyimizin bir mesaj değeri var. (yüzümüz alasını söyler.)


Düşünceler sözlü iletişimle


Duygular sözsüz iletişimle (Beden diliyle) en rahat ifade edilirler.


İnsanların birbirlerine bakışlarından, durdukları mesafeden iletişime açık olup olmadıklarını beden dilinden anlarız.


İlk izlenim, ilk intiba ilk 3 dakikada oluşur. Ve bir daha kolay kolay değişmez.


Beden dili iletişimin iskeletidir. ( Göz kontağı, yüz ifadesi, postür, yöneliş)


Göz kontağı: insanların yüzüne bakanlar, bakmayanlardan daha çok hoşa giderler daha çok kabul görürler. İnsanlarla onları rahatsız etmeyecek ölçüde ancak mümkün olduğu kadar çok göz kontağı kurmak lazım.


Gözler ruhun aynasıdır.


Çocuk, size bakıncaya kadar, yapmasını istediğiniz şeyi söylemeyin. (göz teması)


Yüz ifadesi: sıcak ve dostça tebessüm etmek lazım. Donuk ve ifadesiz gözükmekten kaçınmak lazım.


Tebessüm etmesini bilmeyen esnaf dükkan açmasın (çin atasözü)


Gülümsemeye en çok muhtaç olan kimse, başkalarına verecek tebessümü olmayan kimsedir.


Postür: ( Beden duruşu) Vücudun dik, kendinden emin ve dinamik olması


Ayaktaysak dik durmak oturuyorken sandalye ya da koltuğu tam doldurmak.


Yakınlık: İnsanlara, daima onları rahatsız etmeyecek şekilde,en yakın mesafede durmaya gayret edin.


Yöneliş: cephemizin konuştuğumuz insana dönük olması. Grup içinde mümkün olduğu kadar çok kişiye merkezimizi ( gövdemizi) açık tutmak lazım.


Bedensel temas: el sıkışma, sarılma, kucaklama, öpme gibi fiziksel temastır. Dokunmanın gücünden yararlanmak lazım. Dokunmak insanları rahatlatır.


Bugün çocuk kendiliğinden gelip boynunuza sarıldığında ilgilenmezseniz, yarın arkasından koşarsınız ama yetişemezsiniz.


Psikosomatik hastaların yaşam öyküleri incelendiğinde (tansiyon, şeker, migren v.s) yeteri kadar bedensel temasta bulunmadıkları, sevilmedikleri, öpülüp kucaklanmadıkları bilinmektedir.


Bedensel temasın Yerinde kullanılmaması ve aşırı kullanılması iletişimi zorlaştırabilir.


Dış görünüş: kendimize gösterdiğiniz özen, kendimize verdiğimiz değerin ifadesidir.


İnsanlar kıyafetleriyle karşılanır fikirleriyle uğurlanırlar. Gerçeğinden hareket edecek olursak ye kürküm ye felsefesi halen toplumumuzda geçerlidir.


İsmiyle Hitap etmek: Konuştuğumuz kişinin adını kullanmak iletişimde çok önemlidir. (Bir insana ismiyle hitap etmek o kişiye en büyük iltifattır.)


Son olarak; Sevdiklerinize seni seviyorum demeyi karacaahmete bırakmayın diyorum.

0 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page