Sünnet; glans penisi örten ve prepisyum adı verilen sünnet derisinin belirli şekil ve uzunlukta cerrahi yolla kesilerek alınması ve penis uç kısmının açığa çıkarılması işlemidir.
- Dini nedenlerle sünnet yapıldığına dair M.Ö. 4000 yılına dayanan kanıtlar mevcut olmasına rağmen, 19. yüzyılda batı toplumunda tıbbi gerekçelerle sünnet yapılmaya başlanmıştır. Hangi nedenle olursa olsun dünyada yaklaşık her 6 erkekten biri sünnetlidir.
- 1975 yılında Amerikan Pediatri Akademisi’nin “sünnetin hiçbir endikasyonu yoktur’’ açıklamasına rağmen sünnet derisiyle idrar yolu enfeksiyonları arasındaki ilişkiyi gösteren çalışmalar nedeniyle sünnet sayısı beklendiği kadar azalmamıştır.
- Sünnet derisi gestasyonun 3-5. aylarında gelişir. Glans ve prepisyumun iç yüzünü örten çok katlı yassı epitel ilk zamanlar birbirine yapışıktır. Yaşamın ilk 3-4. ayında yassı hücreler keratinize olur ve smegma adı verilen beyaz renkli salgıyı oluşturur. Bu salgı, iki epitelyum yüzeyinin birbirinden ayrışmasını sağlar. Bazen de bu salgıdan cerrahi işlem gerektirecek kadar büyüyebilen smegma kistleri gelişebilir.
- Yenidoğanların ancak %4’ünde prepisyum geriye çekilebilmektedir. Bu oran altı aylık bebeklerde %20, 3 yaşında ise %90’dır. Puberte döneminde tam ayrışma olur.
- Sünnet derisinin geri çekilememesi küçük yaş gruplarında fizyolojik fimozis olarak adlandırılır. Çoğunlukla hekimlerin yanlış yönlendirmeleri ve aile bireylerinin yanlış tutumlarıyla prepisyum retrakte edilmeye çalışılır. Bu durum ağrıyla birlikte prepisyumda laserasyon, yırtılma ve kanamalarla prepisyum ucunda aşırı skarlaşmaya yol açar. Sonuçta prepisyum geri çekilemez ve fizyolojik fimozis, gerçek fimozis haline gelir
Neden sünnet yapılmalıdır?
- Dini sebepler: Özellikle musevi ve müslüman toplumlarda sünnet dini bir yükümlülük olarak törenle yapılmaktadır.
- Fimozis: Üretral meanın görülmesine engel olması, işeme esnasında balonlaşmaya neden olacak kadar darlık olması ve 3 yaşından sonra fimozisin devam etmesi, sünnet için endikasyon oluşturur.
- Parafimozis: Prepisyumun zorlanarak retrakte edildiğinde ödem, ağrı ve idrar retansiyonuyla sonuçlanabilen glans penisin boğulma durumudur. Genellikle elle redükte olabilir ve elektif şartlarda sünnet yapılır. Elle redüksiyon olmazsa acil sünnet yapılmalıdır.
- Tekrarlayan balanopostit: Balanopostit, glans penis ve prepisyumun birlikte enfekte olması durumudur. Kızarıklık ödem ve seropürülan akıntı olabilir. Medikal tedaviden sonra sünnet planlanır.
- Travma: Prepisyum yaralanmalarının onarılması esnasında sünnet yapılabilir.
- Ürolojik anomaliler: Sık idrar kültürü alınması gereken durumlarda sünnet yapılması önerilir.
Sünnet ne zaman yapılmalıdır?
- Uygun sünnet yaşıyla ilgili tartışmalar halen devam etmekle birlikte 3-6 yaşlar arasında kastrasyon fobisinin oluşturacağı psikolojik travmalardan kaçınmak için sünnet yapılmaması önerilmektedir.
Sünnetin faydaları
- Penis ucu temizliğinin devamlılığını sağlar.
- Cinsel yolla bulaşan sifiliz, gonore, herpes ve AIDS gibi hastalıklardan korunmada ve bunların yayılmasının önlenmesinde önemli yeri vardır.
- AIDS hastalığının endemik olduğu ülkelerdeki sünnetsiz erkeklerde, hastalık yaklaşık 1.5 – 8.4 kat daha fazla olduğunu gösteren çalışmalar mevcuttur.
- Ayrıca sünnetin yaygın olduğu toplumlarda, erkeklerde penis başı kanseri, kadınlarda ise rahim ağzı kanserinin daha az olduğu bildirilmektedir.
- Bu tip kanserlerin HPV ile bağlantılı olduğu düşünülmekle birlikte sünnet olunmadan da temizlik kurallarına uyularak bunlardan korunmak mümkündür.
Sünnet yapılmaması gereken durumlar nelerdir?
- Kanama diyatezi olan hastalar, sünnet edilmemelidir ya da hematolojik destek alınmalıdır.
- Hipospadias, mikropenis gibi anomalilerde onarım esnasında sünnet derisi kullanılabileceği unutulmamalıdır.
- Balanopostit gibi enfektif durumlarda, önce medikal tedavi ile enfeksiyon kontrol altına alınmalıdır.
Dikkat edilmesi gereken durumlar!
- Sünnet önemli bir ameliyattır ve her ameliyat gibi gereken özen gösterilerek, ameliyathane ortamında genel anestezi ile yapılması en doğru seçim olacaktır.
- Özellikle ilk bir ay içinde yenidoğanın ağrı duymayacağı düşüncesiyle anestezisiz sünnet yapan cerrahlar mevcutken güncel bilgiler ışığında bu düşüncenin yanlış olduğu ortaya konmuştur.
- Toplu sünnetlerde her çocuğa gereken duygusal ve cerrahi özen gösterilmesi ve her sünnet için steril alet temini mümkün olmadığından ve komplikasyon oranları yüksek olacağından bu tür uygulamalardan kaçınmak gerekir.
- Sünnetin, çocuk cerrahları ve çocuk ürologları tarafından yapılması idealdir. Ancak toplumsal gerçekler göz önüne alındığında, sünnetin bu konuda eğitimli ve tecrübeli hekimler tarafından yapılması en uygun olacaktır.
Sünnet komplikasyonları
- Sünnet, yetkisiz kişiler tarafından sık yapılan bir işlem olduğundan %0,2-5 oranlarında komplikasyonlarla karşılaşılmaktadır. Ülkemizde yapılan sünnet sayısı göz önüne alındığında bu oranın hiç de azımsanmayacak kadar yüksek olduğu görülecektir. Bu nedenle çocuğun sünnet öncesi bir hekim tarafından muayene edilmesi ve bazı laboratuvar tetkiklerin yapılması ideal olacaktır.
- Kanama: En sık karşılaşılan komplikasyon kanamadır (%1). Çoğunlukla pansumanın değiştirilmesi ve sıkı bandajla kontrol altına alınabilir. Özellikle yenidoğan döneminde ilk hafta içinde yapılan sünnetlerde pıhtılaşma bozukluğunu önlemek için K vitamini enjeksiyonu yapılmalıdır.
- Enfeksiyon: Oldukça nadir bir komplikasyondur (%0,2). Genelde pansuman ve lokal antibiyotiklere cevap verir. Ancak fournier gangreni, nekrotizan fasiitis ve sepsis gelişme olasılığı da akılda tutulmalıdır. Toplu sünnetlerde hepatit B, hepatit C ve HIV enfeksiyonları görülebilir.
- Fimozis: Özellikle gömük penislerde veya sünnet derisinin fazla bırakıldığı durumlarda, sünnet derisi tekrar glansa yapışabilir. Bu durum glans epitelize olana kadar sünnet derisinin günde birkaç kez geriye doğru çekilmesiyle önlenebilir.
- Glans penis yaralanması: Komplet ya da parsiyel yaralanmalar meydana gelebilir. Özellikle komplet yaralanmalar glans amputasyonuna neden olabilir.
- Nekroz: Koter kullanımı veya uygun olmayan bandaj yöntemleri sonucunda yara iyileşmesinde gecikme ya da deride nekroz gelişebilir.
Üretral fistül: Sonradan major cerrahi gerektirebilecek iatrojenik hipospadias ya da üretrokutanöz fistüller gelişebilir.
- Meatal stenoz: Frenuler arterin kesilmesiyle ya da bezli çocuklarda gelişebilen meatal ülserler sonrasında üretral meatusda darlık gelişebilir.
- Şekil bozukluğu: Deneyimsiz personel ve uygun olmayan cerrahi teknikler nedeniyle prepisyumun normalden daha fazla ya da daha az kesilmesiyle ciddi şekil bozuklukları gelişebilir. Bazen düzeltme ameliyatları gerekebilir.
- Skar dokusu: Özellikle sekonder iyileşmeye bırakılan durumlarda aşırı ve düzensiz skar dokusu oluşabilir.
- Anesteziye bağlı alerjik reaksiyonlar ve methemoglobinemi
Comments