Travma; zihnimizin kaldıramayacağı düşünsel, duygusal ve davranışsal bir yükle karşı karşıya kalma durumuna travma denir. Psikolojik travmalar; insan zihninin anlayamadığı, algılayamadığı, kaldıramadığı, eritemediği bir ham armut gibi boğazına durduğu veya midesine taş gibi oturan yapılara denir. Onu hatırladıkça, o yaşantı uyarıldıkça, tetiklendikçe o günün duygusuna girer ve ondan çıkamaz. Bu nedenle travmalar, tedavi edilmezse kalıcı olabilmekte ve insan hayatını zora sokabilmektedir. Yaşamak için 3 sistemimiz var: 1.Savaşmak 2. Kaçmak 3. Ölü taklidi yapmak. (Don kal) İnsanlarda merkezi bir sistem vardır. Bu merkezi sistem haz duyumu ile acı duyumunu ayıran 3 sistemden oluşur. Bütün hayvanlarda, hatta bitkilerde de bu sistem var diyebiliriz. Bitkilerde kendi canlılıklarını devam ettirebilmek için tehlikeler karşısında büzüşürler. Sempatik ve parasempatik dediğimiz bu sistem bütün canlılarda bulunan nörobiyolojik bir yolaktır. Parasempatik sistem; güvenli bağlanma stilinin oluşturduğu, kişinin kendisini güvende hissettiğinde, rahat ve dingin hissettğinde beyinde aktive olan sinir sistemidir. Bu sisteme dışarıdan bir tehdit ve tehlike algılandığında, öldürülme, yok edilme gibi durumlarda sempatik sinir sistemimiz aktive olur. Sempatik sistem aktive olduğunda canlılar ya savaşacaktır ya da tehlike varsa kaçacaktır. Sempatik sistemin savaş ve kaç yolu bizim sıkıntı, acı yaşadığımız yerdir. Canlı kalabilmemiz için bu gereklidir. Onun dışında hayat parasempatiktir. Sempatik sistem aktive olduğunda , savaş ve kaç yolundan birisini tercih ederiz. Sempatik sistem acı verici bir sistemdir. Tehlikedeyken, açken, öldürülecekken aktif olan sistemdir. Kısaca söylemek gerekirse bir yerde korku ve endişe varsa, sempatik sistem aktive olmuş demektir. Kaçacak kadar vaktiniz yoksa, saldıracak kadar da gücünüz yoksa ölü taklidi yaparsınız. Donup kalırsınız. Ceylan, Arslanla karşılaşır. Arslan yakalar, ceylan o anda ölü taklidi yapar. Doğada bir canlı, hareketsiz kaldığı zaman özellikle yırtıcı hayvanlarda doğa karışır ve ayırt edemezler. Donup kaldığınızda hareketsiz nesne haline dönüşüyorsunuz ve size saldıracak olan saldırgan sizi tanımlayamıyor. İnsanlarda 4. aydan itibaren parasempatik ve sempatik sistem netleşmeye başlar. Karnı doymuşsa, altı kuruysa parasempatik sistem aktifleşir. Beyin çok basit bir sistemle çalışıyor. Beyin bir amibin, bir böceğin sistemiyle çalışıyor. Bir haz prensibi var, bir de acı prensibi var. Haz ve acı prensibi insanoğlunun, bütün canlıların hayatta kalması için temel prensiplerdendir. İnsanın isteklerinden birincisi yaşamda kalmak, ikincisi neslini devam ettirmektir. Kara böceğe de baksan, insana, köpeğe, file de baksan haz varsa yemek varsa, keyif varsa oraya gider. Acı sıkıntı, elem, keder varsa oradan kaçar. Haz nerede var? Yemekte var, sekste var. Yemek neyi verir? Sizin canlılığınızın devamını, hayatta kalmanızı sağlar. Bütün canlılarda keyif motoru takılmıştır. Bu ikisini yaparken keyif alıyorsunuz. Eğer bir insan huzurlu, rahat, dingin, kebap bir haldeyse, çayını yudumluyorsa bu insanda parasempatik sistem hakimdir. Rahatlık hali, huzur hali, dinginlik hali parasempatik sistemin hakimiyetidir. Ne zaman orada anksiyete, kaygı başlar ve kişi kendisini tehlikede ya da kaygılı hissederse sempatik sistem aktive olur. Sempatik sistemde savaş ve kaç taktiği vardır. Savaş ve kaç işe yaramadığı sistemde; parasempatik ve sempatik sistemlerin ikisinin birden aktive olduğu zaman dissosiasyon (dağılma, çökme) mekanizması devreye girer. Yani hem frene hem de gaza aynı anda basılması gibidir. Bazı insanlar ilk çocukluk yıllarından getirdikleri travmalarla, bazen de yakın zamandaki travmalarla hayatlarına devam ederler. Durduk yerde neden kendilerini kötü hissettiklerini anlamaya çalışırlar, çok yoğun boşluk, yalnızlık, terk edilmişlik duygularını yaşarlar, öfke patlamaları yaşarlar, her şeye ani ve fevri tepki verdiklerini söylerler. Yaşamış oldukları travmaların psikolojilerine zarar verdiklerini göremeyebiliyorlar. İlk çocukluk yılları travmalarını daha iyi anlayabilmek için bedenin kayıt tuttuğunu, bedenin hafıza kayıtları olduğunu da bilmemiz gerekir. Beden hafızası; anne ile çocuk arasındaki bağlanma ilişkilerinde yoksunluğa maruz kaldığında, anne terk ettiğinde, anneyi göremediğinde, v.s beden fizyolojik tepkiler verir. Bağırsaklar hareketlenir, terleme meydana gelir, yüz kızarır parasempatik ve sempatik sistem dediğimiz sistem bütün bedendeki organlarımız harekete geçirir. Eğer travmatik bir bebeklik ve çocukluk döneminiz varsa anneniz ikide bir sizi terk ettiyse, ihtiyaçlarınızı anlamakta (acıktığınızı, uyuma isteğinizi, vs ) sıkıntı yaşıyorsa beden bunları travma olarak algılar. Terleme ve çarpıntı ile ilgili beden hafızası kayıtları ortaya çıkar. Beklenmedik bir şekilde ani olarak çağrıldığında, güvenilmeyen bir ortama gittiğinde beden hafıza kayıtları ortaya çıkar. Neden terlediğini bilmez, neden bağırsaklarının tepki verdiğini bilmez neden ellerinin titrediğini bilmez çünkü beden hafıza kayıtları aktifleşir. Travma beyni, kişiliği değiştirir. Her türlü psikopatolojiyi kolaylaştırır. Travmalar, kendisini Semptomlarla ifade eder. (panik atak, okb, gece korkusu, fobiler v.b) Travma yaşayan çocuklar, çok çabuk unuturlar. Öğrenme güçlüğü, algılama sorunları var şeklinde terapiye getirilirler. Bu yüzden çocuklarda dikkat eksikliği hiperaktivite tanısı konulmadan önce mutlaka travma araştırılması gerekir. Travmatik çocuk konuşamaz. (Duygusal, fiziksel şiddet gördüğünden dolayı, bazen de kekemelik şeklinde karşımıza çıkar.) Travmatik çocuklar, boşluğa bakar gibi bakar. Duygu vermezler. Güvensiz bağlanma stili de çocuklar için travmadır. Güvensiz bağlanan çocuklar boğucu davranırlar. Yapışkan çocuklardır. Yarım kalmış anne ilişkisi vardır. Çocuk ağladığında, annesinin kendisine bakmasından haz alır. Oto boka ağlar. Eylemin belirleyicisi olmak bu çocuklara haz veriyor. Travmatik stres yaşayan insanlar alarm halindedirler. Dikkatlerinde sorun olur. Çevreden her an tehlike gelir endişesiye sürekli tetiktedirler. Küçük uyaranlara fazla reaksiyon gösterirler. Yanıt vermek yerine tepki verirler. Rutinleri değiştiğinde sıkıntıya girerler, huysuzlanırlar, kaygılanırlar, öfkelenirler. Ego kapasiteleri ve tolerans seviyeleri çok düşüktür. Belirsizliğe tahammülleri çok zayıftır. (hırçınlaşır, kavga çıkartırlar.) Duygular onları rahatsız eder. (Baba geç geleceğini söylediğinde, alkolik geleceğini, şiddet olacağını hisseder.) Travmatik stres kortizolu bozar, Bağışıklık sistemini bozar, insanın genetiğini de bozuyor. Psikosomatik rahatsızlıkların (tansiyon, şeker, migren v.s) en büyük sebebinin stres olduğu bilinmektedir. Travma ve stres insanın yaşam kalitesini ve insanın hem kendisiyle hem de diğer insanlarla iletişimini, etkileşimini ciddi anlamda bozar. Hem kendinize hem de sevdiklerinize zarar vermemek için bir terapiden geçmeniz gerekebilir. Travmalarda EMDR çok etkili ve faydalı bir terapi tekniğidir. Çok kısa bir zaman diliminde çok yol alınabilmektedir. Yeterki kendinize, terapistinize ve EMDR tekniğine güvenin.
top of page
bottom of page
Comments