Yeme tutumu motor, bilişsel, sosyal, duygusal gelişimlerin merkezi ve çevresel faktörler tarafından düzenlenmesiyle oluşan kompleks bir yapıdır. Doğumla başlayan anne bebek ilişkisinden itibaren bütün sosyal ilişkilerin oluşumuyla da ilgilidir. Yeme davranışı çeşitli haz ve acı verici yaşantılarla ilişkilendirilmektedir (Saygılı, 1999).
Psikoloji literatüründe tutum; kişiye yüklenen ve kişinin duyguları, düşünceleri ve davranışlarını meydana getiren eğilim olarak tanımlanmaktadır (Smith, 1968; akt. Arkonaç, 2008). Bu açıdan değerlendirildiğinde tutumların, kişiler tarafından sergilenen somut davranışları değil, davranışlara zemin hazırlayan soyut eğilimleri kastettiği düşünülmektedir. Bu kavram yeme tutumu ile ilişkilendirilerek incelenirse, yeme tutumu kişinin yeme ve beslenme ile ilgili duyguları, düşünceleri ve davranışlarını meydana getiren eğilimi olarak tanımlanabilir (Arkonaç, 2008).
Yeme tutumuna getirilen başka bir kavramsal bakış açısı, yeme tutumlarının çocukluktan itibaren ailesel, sosyal faktörlere ve öğrenmeye bağlı geliştiği; ayrıca kişilerin neyi yemeleri konusunda seçimlerini kapsadığı yönündedir (Shafran ve Robinson, 2004). Kişinin ne yiyeceği, ne zaman yiyeceği, nasıl yiyeceği, ne kadar yiyeceği ve kiminle yiyeceği gibi seçimlerini kapsayan yeme tutumu, yalnızca biyolojik gelişim ve fizyolojik ihtiyaçlar çerçevesinde sınırlı kalmayan, psikolojik ve toplumsal değişkenlere bağlı olarak değişebilen bir kavramdır (Shafran ve Robinson, 2004).
Yeme bozukluğu (YB) ise, yeme davranışlarındaki şiddetli bozukluklarla belirlidir. Bunlar; olağan vücut ağırlığında kalmayı reddetme nedeniyle kısıtlı yeme ve/veya aşırı egzersiz yoluyla kilo vermeye yönelik aşırı uğraşın var olduğu, kilo alımına yönelik yoğun kaygıların yaşandığı, kilo almaktan sakınmak için kendini kusturma, laksatif ve diüretiklerin yanlış kullanımı gibi uygunsuz dengeleyici davranışların sergilendiği bozulmuş yeme örüntüleridir. Ya da bunların tam tersi örüntüde yeme üzerinde kontrol sağlayamama hissi ile benzer koşullarda çoğu insanın yiyebileceğinden çok daha fazlasının yenmesi ve totalde beden ağırlığının kişinin kendisini değerlendirmesinde çarpıtılmış etkisi ile gözlenen bozulmuş yeme örüntüleridir (APB, 2005).
Günümüzde bozulmuş yeme tutumları, klinik görünümleri açısından hızla artış gösteren ve yordayıcı faktörleri netleştirilemediğinden uygun tedavi protokolü uygulanmadığında dramatik sonuçlara neden olabilen olası YB tanısının öncülleri olarak düşünülmektedir (Toker ve Hocaoğlu, 2009).
1. Yeme Bozukluklarının Tanısal Değerlendirmesi
YB, fiziksel ve psikososyal boyutu olan; kişinin yemek, beden ağırlığı ve fiziksel görüntüsü ile ilgili düşüncelerinde ve yeme davranışlarında bozulmalarla kendini gösteren durumlar olarak tanımlanmaktadır (Becker ve ark., 1999).
Ruhsal Hastalıkların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı olan DSM-IV-TR’de (Amerikan Psikiyatri Birliği; APB, 2005) YB 3 kategoride yer almaktadır; a)AN olağan vücut ağırlığında kalmayı reddetme ile kilo vermeye yönelik aşırı uğraş (kısıtlı yeme ya da aşırı egzersiz) kilo alımına yönelik yoğun endişe ve kişinin kendisini değerlendirmesinde vücut ağırlığının anlamsız etkisi ile karakterizedir, b) Bulimiya Nervoza (BN) yeme üzerinde kontrol sağlayamama hissi ile benzer koşullarda çoğu insanın yiyebileceğinden çok daha fazlasını yeme, kilo almaktan sakınmak için uygunsuz dengeleyici davranışlardır (kendini kusturma, laksatif, diüretik ve lavmanların yanlış kullanımı) ve c) Başka Türlü Adlandırılamayan Yeme Bozuklukları (BTA) ise bu iki kategori dışında kalan, kişinin kendisini değerlendirmesinde vücut ağırlığının anlamsız etkisi ile karakterize olmaktadır (APB, 2005).
DSM-V’te (APB, 2013) ise YB’ye ilişkin tanı grubunun adı "Beslenme ve Yeme Bozuklukları" olarak değiştirilmiş, yelpazesi genişletilmiştir. YB; pika (çocuklarda ve yetişkinlerde), geri çıkarma (geviş getirme) bozukluğu, kaçıngan/kısıtlı yiyecek alımı bozukluğu, AN (kısıtlayıcı tür, tıkanırcasına yeme/çıkarma türü), BN, tıkanırcasına yeme bozukluğu (TYB), tanımlanmış diğer bir beslenme ve YB, tanımlanmamış beslenme ve YB olmak üzere sekiz grupta ele alınmaktadır (APB, 2013).
1.1. DSM-V’deki Anoreksiya Nervoza (AN) Tanı Kriterleri:
AN devamlı enerji alımının kısıtlaması, kilo almaktan ya da şişman olmaktan aşırı korku ya da kilo alımını bozan devamlı davranışlar ve beden şeklini algılama bozukluğu ile belirlenen YB olarak tanımlanmaktadır (APB, 2013). Tıbbi bir neden olmaksızın gelişen belirgin kilo kaybı, yeniden kilo alımının reddedilmesi ve kilo vermeyi sürdürme veya koruma konusunda kararlılık ile karakterize bir psikiyatrik bozukluktur. Bu hastalar, beden algılarında bozulma olması nedeniyle normal kilonun altında olduklarını inkâr edebilmektedirler.
DSM-5’e göre AN Tanı ölçütleri aşağıdaki gibidir;
A. Gereksinimlere göre erke (enerji) alımını kısıtlama tutumu, kişinin yaşı, cinsiyeti, gelişimsel olarak izlediği yol ve beden sağlığı bağlamında belirgin bir bicimde düşük bir vücut ağırlığı, olağan en düşüğün altında ya da çocuklar ve gençler için beklenen en düşüğün altında olarak tanımlanır.
B. Kilo almaktan ya da şişmanlamaktan çok korkma ya da belirgin bir bicimde düşük vücut ağırlığında olmasına karşın kişinin, kilo almayı güçleştiren sürekli davranışlarda bulunması
C. Kişinin vücut ağırlığını ya da biçimini nasıl algıladığıyla ilgili bir bozukluk vardır, kişi kendini değerlendirirken vücut ağırlığı ve biçimine yersiz bir önem yükler ya da o sıradaki düşük vücut ağırlığının önemini hiçbir zaman kavrayamaz.
Kısıtlayıcı tür: Kişinin, son üç ay içinde, yineleyen tıkınırcasına yeme ya da çıkarma (örn. kendi kendini kusturma ya da iç sürdüren [laksatif] ilaçlar, idrar söktürücü [diüretik] ilaçlar ya da lavmanın yanlış yere kullanımı) dönemleri olmamıştır. Bu alttür, daha çok diyet yaparak, neredeyse hiç yemeyerek ve/ya da aşırı spor yaparak kilo kaybedildiği görünümleri tanımlar.
Tıkınırcasına yeme/çıkarma türü: Kişinin, son üç ay içinde, yineleyen tıkınırcasına yeme ya da çıkarma (örn. kendi kendini kusturma ya da iç sürdüren [laksatif] ilaçlar, idrar söktürücü [diüretik] ilaçlar ya da lavmanın yanlış yere kullanımı) dönemleri olmuştur.
1.2. DSM-V’deki Bulimiya Nervoza (BN) Tanı Kriterleri:
BN yineleyen tıkanırcasına yeme nöbetleri ve kilo almayı önlemek için uygunsuz dengeleyici davranışlar (örneğin kusma, laksatif, diüretik kullanımı, aşırı diyet ya da egzersiz) ile karakterize olan yeme bozukluğudur (APB, 2013). Başka bir ifadeyle, aşırı miktarda yiyeceği kısa sürede tüketme ve sonucunda kilo almamak için kusma, laksatif ve diüretik kullanma ya da aşırı egzersiz yapma gibi davranışlarla karakterize bir hastalıktır. Tıkınırcasına yeme atakları genellikle planlı ve gizli olmaktadır. Tıkınmanın başlangıcında rahatlama duygusu hissedilir, ancak sonrasında suçluluk duygusu ve tiksinti oluşur. Bulimik hastalar sürekli olarak ve önemli oranda besini kısıtlamayı başaramazlar ve genellikle normal kilodadırlar veya normalin biraz üstünde kiloya sahiptirler.
DSM-IV-TR’de (APB, 2005) tıkanırcasına yeme ve uygunsuz dengeleyici davranışların üç aylık bir dönemde haftada iki kez olma şartı var iken, DSM-5’te (APB, 2013) bu 1’e indirilmiştir. Buna göre BN DSM-5’e (APB, 2013) göre tanı kriterleri şöyledir:
A. Yineleyici tıkınırcasına yeme dönemleri. Bir tıkınırcasına yeme dönemi aşağıdakilerin her ikisi ile belirlidir:
1) Benzer koşullarda, benzer sürede, çoğu kişinin yiyebileceğinden açıkça daha çok yiyeceği, ayrı bir zaman biriminde (örn. herhangi iki saatlik bir sürede) yeme.
2) Bu dönem sırasında yemek yemeyle ilgili denetimin kalktığı duyumunun olması (örn. kişinin yemek yemeyi durduramadığı duygusu, ne ya da ne denli yediğini denetleyemediği duygusu)
B. Kilo almaktan sakınmak için, kendi kendini kusturma, iç sürdüren [laksatif] ilaçları, idrar söktürücü [diüretik] ilaçları ya da diğer ilaçları yanlış yere kullanma, neredeyse hiç yememe ya da aşırı spor yapma gibi yineleyen, uygunsuz ödünleyici davranışlarda bulunma.
C. Bu tıkınırcasına yeme davranışlarının ve uygunsuz ödünleyici davranışların her ikisi de, ortalama, üç ayda içinde, en az haftada bir kez olmuştur.
D. Kendilik değerlendirmesi, vücut biçiminden ve ağırlığından yersiz bir biçimde etkilenir.
E. Bu bozukluk, yalnızca anoreksiya nervoza dönemleri sırasında ortaya çıkmamaktadır.
1.3. DSM-V’deki TYB Tanı Kriterleri şunlardır:
Stunkard (1959) bazı obez hastalarda tekrarlayan tıkanırcasına yeme epizodlarının olduğunu, hastaların bu yeme davranışlarının kontrolleri dışında geliştiğini gözlemlemiştir ve kendilerini aşırı miktarda yemekten alıkoyamadıkları ifade ettiklerini belirtmiştir. Stunkard’ın yaptığı bu klinik gözlemler TYB’nin ayrı bir kategori olarak ele alınması gerektiği konusunda önemli olmuştur (akt. Cooper ve Fairburn, 2003). Tıkanırcasına yeme, belli bir zaman diliminde, benzer koşullar altında çoğu insanın yiyebileceği miktardan çok daha fazla miktarda, kontrolsüzce yemek yeme olarak açıkça tanımlanmasına rağmen, pratikte TYB’nin yapılanmamış aşırı yeme davranışlarından veya başka YB’den ayırt edilmesinin çok da kolay olmadığı düşünülmektedir (Cooper ve Fairburn, 2003).
TYB’nin temel kriteri düzenli, uygunsuz telafi edici davranışlar olmadan sadece tekrarlayıcı tıkanırcasına yeme epizodlarının görülmesidir. DSM-5’te (APB, 2013) tıkanırcasına yeme ataklarının sıklığı 3 ayda haftada 1 defa olarak yer almaktadır. DSM-5’e (APB, 2013) göre tıkanırcasına YB tanı kriterleri şunlardır;
A. Yineleyici tıkınırcasına yeme dönemleri. Bir tıkınırcasına yeme dönem aşağıdakilerin her ikisi ile belirlidir:
1) Benzer koşullarda, benzer sürede, çoğu kişinin yiyebileceğinden açıkça daha çok yiyeceği, ayrı bir zaman biriminde (örn. herhangi iki saatlik sürede) yeme.
2) Bu dönem sırasında, yemek yemeyle ilgili denetimin kalktığı duyumunun olması (örn. kişinin yemek yemeyi durduramadığı duygusu, ne ya da ne denli yediği denetleyemediği duygusu)
B. Tıkınırcasına yeme dönemlerine aşağıdakilerden üçü (ya da daha çoğu) eşlik eder:
1) Olağandan çok daha hızlı yeme.
2) Rahatsızlık verecek düzeyde tokluk hissedene dek yeme.
3) Bedensel açlık duymuyorken aşırı ölçülerde yeme.
4) Ne denli yediğinden utandığı için kendi başına yeme.
5) Daha sonra kendinden tiksinme, çökkünlük yasama ya da büyük bir suçluluk duyma.
C. Tıkınırcasına yeme ile ilgili olarak belirgin sıkıntı duyulur.
D. Bu tıkınırcasına yeme davranışları, ortalama, üç ay içinde, en az haftada bir kez olmuştur.
E. Tıkınırcasına yemeye, bulimiya nervozada olduğu gibi yineleyen uygunsuz ödünleyince davranışlar eşlik etmez ve tıkınırcasına yeme, yalnızca bulimiya nervoza ya da anoreksiya nervozanın gidişi sırasında ortaya çıkmamaktadır.
Yeme bozuklukları ilaç ve terapi iş birliği ile tedavi edilebilmektedir. Ölümle sonuçlanabilecek kadar ciddi psikiyatrik sorunlar arasında yer alan yeme bozukluğu belirtilerine sahip olduğunuzu düşünüyorsanız uzman bir psikolog ya da terapistten destek almayı ihmal etmeyiniz.
Kaynaklar
Amerikan Psikiyatri Birliği (2013). Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı, Beşinci Baskı (DSM-V) (Çev. ed.: E Köroğlu) Hekimler Yayın Birliği, Ankara.
Amerikan Psikiyatri Birliği (2005). Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı, (DSM-IV) (Çev. ed.: E Köroğlu) Hekimler Yayın Birliği, Ankara.
Arkonaç, S. A. (2008). Sosyal psikolojide insanları anlamak: Deneysel ve eleştirel yaklaşımlar. Nobel Yayın Dağıtım.
Becker, A.E., Grinspoon, S.K., Klibanski, A., & Herzog D.B. (1999). Eating disorders. The New England Journal of Medicine, 340(14), 1092-1098.
Cooper, Z., & Fairburn, C.G. (2003). Refining the Definition of Binge Eating Disorder and Nonpurging Bulimia Nervosa. International Journal of Eating Disorders, 34, 89-95.
Saygılı, F. (1999). Obezite Komplikasyonları Ed: Yılmaz C, Obezite ve Tedavisi Mart Matbaacılık, İstanbul, 41-57.
Shafran, R., & Robinson, P. (2004).Thought-shape fusion in eating disorders. British Journal of Clinical Psychology, 43, 399-407.
Comments