Gençler merakla, heyecanla tercih sonuçlarını bekliyor. Kimi hedeflerine ulaştı, kimi istediği puanı alamasa da başka bölümleri tercih etti, kimi de tercih yapmayıp bir yıl daha sınava hazırlanmayı göze aldı. Bu meraklı ve heyecanlı bekleyiş dönemi gençler için çok stres verici. Tabii ki anne babaların bu dönemde yapmaları gereken şey, çocuklarına destek olmak, değerli ve önemli olduklarını hissettirmek… Bazı çocuklar suçluluk, başarısızlık, yetersizlik duyguları yaşıyorlar. Çünkü bu sınavlar zekâ değerlendirmesi gibi görülüyor. Sınavı kazanamayanlar haliyle kendilerini aptal gibi hissediyor
Üniversite sınavı asla bir zekâ testi değildir. Okuduğunu çabuk anlayan, ezber gücü yüksek, saatlerce ders çalışmaktan yorulmayan, ilkokuldan itibaren akademik başarısı yüksek olup iyi bir temele sahip olan çocukların bu tür sınavlarda avantajlı olduğu inkâr edilemez. Ancak üstün zekâlı bireylerin büyük kısmının üniversiteyi bitiremediği ya da üniversiteye hiç gidemediği gerçeğini de göz ardı etmemek gerekir
Dolayısıyla yeteri kadar ders çalışıp soru çözen, kendine ulaşılabilir hedefler koyan, motivasyonunu yüksek tutan, kaygısını yönetip zamanı iyi kullanan her birey bu sınavı kazanabilir
kAYNAK: Aydın Paragraf
Comments